Kadir Gecesinde İnmeye Başlayan Kur’an’ın İlk Suresi Yani Alak Suresinin İlk Ayetleri, Kadir Ve Alak Suresindeki Sırlar!

Cometa Tsuchinshan 2-ATLAS
Okuma süresi: 16 dakika

Kadir Gecesinde İnmeye Başlayan Kur’an’ın İlk Suresi Yani Alak Suresinin İlk Ayetleri, Kadir Ve Alak Suresindeki Sırlar!

Kadir gecesinde inen ilk ayetler, Alak suresinin ilk beş ayetidir. Alak suresi, Mushaftaki sıralamada doksan altıncı, iniş sırasına göre de birinci sûredir. [1] Bkz. Buhârî, “Bed’ü’l-vahy”, 3; Müslim, “Îmân”, 252; Yine bkz. Kur’an Yolu Tefsiri, DİB

Kadir suresi ise, Kur’an’ın 97. Suresidir. Mekke’de nazil olmuştur ve beş ayettir. Kur’an’ın indirilmeye başlandığı gecenin adı Kadir gecesi, Kadir gecesini anlatan surenin adı da Kadir suresi olmuştur.

Kadir Gecesi, şereflenme, kadr u kıymet kazanma gecesi demektir. Burada şeref kazanan Kur’an’ın indirilmeye başlandığı gecedir, Kur’an’ın indirilmeye başlandığı aydır. Aynı zamanda bu geceye ve bu gecede indirilene inanan, değer veren, saygı gösteren insandır.

Kur’an’ın Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sav) indirilişi

Hz. Muhammed (sav), 40 yaşına yaklaştığında toplumdan uzaklaşarak Mekke’nin kuzeyinde, Nur Dağı’ndaki Hira mağarasında inzivaya çekilir ve burada vakit geçirir, [2] Suruç, Salih, Peygamberimizin Hayatı. İstanbul: Nesil Yayınları, I/ 198-199.  bir rivayete göre İbrahim Peygamberin (as) dini üzere, bir rivayete göre de Allah’tan gelen ilhamla ibadetle meşgul olurdu. [3] Rıza, Muhammed, Muhammedün Rasûlullah (sav), 59 Bu durum 1-2 yıl devam etti. 610 yılında bir Ramazan ayının gecesi (Kadir gecesi) hırkasına bürünüp Hira Mağarasında tefekküre daldığı bir sırada ilk vahyi almıştır. Hz. Muhammed’in (sav) 610 yılından başlayarak, vefat ettiği yıl olan 632’ye kadar aldığı vahiyler Kur’an’ı oluşturur. İlk vahiy, Peygamberimize şu şekilde sunulmuştur:

Hz. Muhammed (sav), bir sesin kendisini ismi ile çağırmakta olduğunu duydu. Başını kaldırıp etrafına baktı, fakat taş ve ağaçlardan başka bir şey göremiyordu. Bu sırada her tarafı ansızın bir nur kaplamıştı; dayanamayıp bayıldı. Kendisine geldiğinde karşısında vahiy meleği Cebrail’i gördü.

Cebrail O’na: “Oku” dedi.

Muhammed (sav): “Ben okuma bilmem” diye cevap verdi.

Cebrail, Hz. Muhammed’i (sav) kucaklayıp güçsüz bırakıncaya kadar sıktı ve “Oku” emrini tekrarladı.

Hz. Muhammed (sav): “Ben okuma bilmem” diye cevapladı.

Cebrail emrini tekrarlayıp üçüncü defa Hz. Muhammed’i (sav) takatten kesilinceye kadar sıktıktan sonra bıraktı, ardından Alak Suresi’nin şu ilk beş ayetini Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sav) vahyetti. Ayetler şunlar:

اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ 

خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ 

اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُۙ 

اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِۙ 

عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ

“Oku! Yaratan Rabbinin adıyla (oku!)  
O, Rabbin ki insanı, alaktan (rahimde asılıp tutunan döllenmiş hücreden) yaratmıştır. 
Oku! Senin Rabbin sonsuz kerem sahibidir. 
Kalemle (yazmayı) öğretendir.
İnsana bilmediğini bildirendir. [4] Alak, 97/ 1-5

Meleğin arkasından Hz. Muhammed (sav) de bu ayetleri tekrarladı. Heyecanla mağaradan çıkarak evine doğru hızlıca gitmeye başladı. Yolda ilerlerken gökyüzünden yine bir ses: “Ey Muhammed! Sen Allah’ın elçisisin, ben de Cebrail’im” dediğini duydu. Başını kaldırdığı zaman, Cebrail’i gördü. Korku içinde evine vardı. Eşi Hatice’ye: “Beni örtün, beni örtün” dedi. Bir müddet dinlenip heyecanı geçtikten sonra yaşadıklarını, endişesini ve korkusunu eşi Hatice’ye anlattı.

Hz. Hatice, O’nu şu sözlerle teselli etti:  

“Korkma, Allah’a yemin ederim ki, Yüce Allah, hiçbir zaman seni utandırmaz. Çünkü sen akrabanı gözetirsin. İşini görmekten aciz kimselerin işlerini yüklenirsin, fakire yardım edersin, misafiri ağırlarsın.”

Hz. Hatice bunları söylemekle kalmadı, Peygamberimizi alıp amcasının oğlu [5] Rıza, Muhammed, Muhammedün Rasûlullah (sav), 60. Varaka bin Nevfel’e götürdü. Varaka haniflerdendi. Tevrat ve İncil’i okumuş, İbrani dilini ve eski dinleri bilen bir ihtiyardı. Varaka Peygamberimizi dinledikten sonra: 

“Müjde sana Ey Muhammed, Allah’a yemin ederim ki sen İsa’nın haber verdiği son Peygambersin. Gördüğün melek, senden önce Yüce Allah’ın Musa ve İsa’ya göndermiş olduğu Ruhu’l-Kudüs’tür. Keşke genç olsaydım da kavmin seni yurdundan çıkaracağı günlerde sana yardımcı olabilseydim… Hiçbir Peygamber yoktur ki, kavmi tarafından düşmanlığa uğramasın, eziyet görmesin” dedi. [6] Suruç, Salih, Peygamberimizin Hayatı. İstanbul: Nesil Yayınları, I/ 198-199.

İşte Ramazan ayının bir gecesinde inmeye başlayan Kur’an’ın ilk ayetleri ve Peygamberimizin yaşadıkları kısmen bunlar. Daha sonra bir sure nazil olacak, Kur’an’ın inmeye başladığı bu geceyi Kadir gecesi olarak dikkatlere sunacak ve Kadir gecesini anlatan sureye de Kadir suresi denecektir. 

KADİR GECESİNDE CEREYAN EDEN OLAYLAR

  1. İçinde geçmişin ve geleceğin ilmi bulunan Kur’an, bu gecede inmeye başladı.
  2. Son Peygamber Hz. Muhammed’e (sav) Peygamberlik bu gece verildi. 
  3. Bin ayda ancak elde edilecek sevab, rahmet, bereket, mağfiret ve salih amellerin mükâfatı bu geceye, Kadir gecesine yüklendi. Bu kazancın, bu geceye kavuşup ve bu geceyi ihya edenlere verileceği ilan edildi. 
  4. Sayılamayacak derecede meleğin ve Cebrail’in bu gece yeryüzüne indiği, ineceği, her güzel işi takdir, tanzim ve teftiş edip fotoğraflar alacakları ve çekimler yapacakları haber verildi. Adeta, insanlara güzel pozlar vermeye hazır olmaları söylendi. [7] Bkz. Kadr, 97/1-5; Duhan, 44/1-6 
  5. Kur’an’da, hakkında tek sure nazil olan gece bu gecedir. Bu geceden bahseden surenin adı da “Kadir Suresi”dir. [8] Bkz. Kadr, 97/1-5 
  6. Bu gece inen ilk surenin yani Alak suresinin ilk ayetlerinde [9] Bkz. Alak, 96/1-5 işaret edildiği gibi Kadir gecesinde günümüz modern medeniyetinin ve medeniyet harikalarının temelleri atıldı.

Bugün dünyaya hâkim olan Modern Avrupa Medeniyeti, varlığını Ronesans’a, Ronesans da varlığını Endülüs İslâm Devletine ve medeniyetine borçludur. [10] bkz.Watt, Montgomary, İslâm Avrupa’da, terc. Hulusi Yavuz, s.65-95 İslâm Medeniyetinin kaynağı ise Kur’an’dır. Kur’an ise Ramazan ayında, Kadir Gecesinde inmeye başlamıştır. O gece inen ayetlerin ilkinin “İkra’=oku” diye başlaması da çok anlamlıdır. Medeniyete, ahlaka, bilime, teknik ve terakkiye giden yol okumaktan geçer. Kalkınmanın, medenileşmenin ve modernleşmenin temelinde çekirdek olarak İslâm’ın bu ilk emri vardır. 

Bir “İKRA’=OKU” emrinden böyle bir medeniyet çıkar mı demeyin. Çekirdekten ağacı, ağaçtan meyveleri çıkaran Allah, “oku” emrinden ve okuyan insanların aklından da medeniyeti ve medeniyet harikalarını çıkarır, çıkarmıştır. Nimetleri ve eserleri sayısınca hamdolsun Ona. 

Soru: Yukarda görüldüğü gibi Kadir gecesinde inen ilk ayette okumadan hemen sonra Besmele’ye dikkat çekilmiş. Neden?

Cevap: Doğrudur. Allah, Kadir gecesinde indirdiği Kur’an’ın ilk ayetinde Besmeleye dikkat çekmiştir. Çünkü, Besmelesiz okumanın derde derman olamayacağı gerçeğini bilmemizi istemiş ve şöyle buyurmuştur:

اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ 

“Oku! (Oku ama) Yaratan Rabbinin adıyla (oku!)

خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ 

اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُۙ 

اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِۙ 

عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ 

O, Rabbin ki insanı, alaktan (rahimde asılıp tutunan döllenmiş hücreden) yaratmıştır. 

Oku! Senin Rabbin sonsuz kerem sahibidir. 

Kalemle (yazmayı) öğretendir.

İnsana bilmediğini bildirendir. [11] Alak, 97 /1-5

Müstesnaları tenzih ederek bir şey söyleyeyim: Bugün dünya okuyor, ama Allah’ın adıyla okumuyor. Allah’ın adıyla bakmıyor, Allah’ın adıyla yemiyor, Allah’ın adıyla içmiyor. Dünya “kurban olam kalem tutan ellere” diyor , ama “kurban olam kalem tutan elleri yaratana” demiyor. Yani dünya Allah’ı hesaba katmadan okuyor, bakıyor ve yaşıyor. Böyle olduğu içindir ki dünyanın başı beladan kurtulamıyor. Kalem tutan el olmasaydı, kalem ne işe yarardı? Okuyan dil olmasaydı, anlayan akıl olmasaydı neyi konuşacaktınız, hangi medeniyet harikalarını ortaya koyacaktınız, hangi keşif ve icatlara imza atacaktınız? Hayvanlar, neden bir medeniyet ortaya koyamadı, neden bir keşif ve icada imza atamadı? Çünkü insana verilen meziyet ve kabiliyetler onlara verilmemiş de ondan. İnsana verilen bu meziyet ve kabiliyetler şükrü mü gerektirir, yoksa şikâyet ve isyanı mı? Şükrü. Şimdi soruyorum: İnsanlık Allah’a şükrün neresindedir? 

Bu ilk ayette Allah’ın “Rabb” isminin geçmesi de manidardır. Rabb, eğiten, öğreten, yaratan, yürüten, büyüten, yöneten yediren, içiren, terbiye eden Allah demektir. Bu ismi dikkate alarak söylersek şöyle deriz: Okumakta, okutmakta, eğitmekte, öğretmekte sizi yaratan Rabbinizin modelini esas alın, Onun adını anmadan işe başlamayın, onun ahlakıyla ahlaklanarak yaşayın. 

Özetleyelim: Kadir gecesinde inan bu ayetlerde şu önemli hususların altı çizilmiştir:

  1. İslamiyet’te okumak o kadar önemlidir ki ilk inen ayetlerde iki defa ona vurgu yapılmıştır. 
  2. Okumak ne kadar önemli ise, Allah’ın adıyla okumak ondan daha önemli olduğu içindir ki, hemen ilk ayette Allah’ın adıyla okumaya parmak basılmıştır.
  3. Okunacak şeyin belirtilmemesiyle de kâinatta olan her şeyin okunmaya değer nesne olduğuna, din ve bilimin ittifakla adım atması gerektiğine dikkat çekilmiştir. 
  4. Dört ve beşinci âyetlerde kaleme vurgu yapılmış, bilinen kalemden bilgisayara kadar bütün iletişim araçlarının önemine dikkat çekilmiştir.

KADİR GECESİNİ ANLATAN KADİR SURESİNDEKİ SIRLAR

Kadir suresi, Mekke’de nazil olmuştur, Kur’an’ın 97. Suresidir ve beş ayettir. Bu surede Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:

 إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ  “Doğrusu Biz, onu (Kurân’ı) Kadir gecesinde indirdik.

Ayette “ben” yerine “biz” tabirinin kullanılması, Allah’ın haşa çokluğunu değil, azametini yani sınırsız büyüklüğünü ifade etmek için kullanılmıştır. [12] Bkz. El-Fahrurrazî, et-Tefsirü’l-Kebîr, 32/27

Kur’an’ın yerine zamirin kullanılması, Kur’an’ın zihinlerde hazır [13] Bkz. El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/479  ve çok meşhur oluşundandır. [14] Bkz. El-Fahrurrazî, et-Tefsirü’l-Kebîr, 32/27 

“Biz Kur’an’ı indirdik” ifadesinde geçmiş zaman kipinin kullanılmasının da bir anlamı var. O da şudur: Biz Kur’an’ın toptan Kadir gecesinde indirilmesini hükme bağladık. Ezelde böyle olmasına karar verdik. 

“İnzal” kelimesinin Kur’an’ın birden ve toptan indirilmesi için kullanıldığını biliyoruz. Halbuki Kur’an’ın, 23 sene de peyder pey indirilerek tamamlandığı da yine kesin bilgilerimizdendir? Burada bir çelişki yok mu?

Bu sorunun cevabı şudur:

“İnzal” kelimesinin kullanılmasında problem yok. Çünkü Kur’an, önce toptan, sonra da peyder pey indirilmiştir. Cebrail, toptan indirilmesi hükme bağlanmış olan Kuır’an’ı Levh-i Mahfuz’dan toptan aldı, Kadir gecesinde dünya semasındaki Beytülizze’ye toptan indirdi, orada bulunan yazıcı meleklere yazdırdı, oradan da Allah’ın emriyle olayların gerektirdiği şekilde parça parça Hz. Peygambere indirdi. Kadir gecesi Kur’an’ın parça parça indirilmeye başlandığı gecedir. [15] Bkz. Bursevî, aynı eser, 10/479

Kur’an’ın indirilişiyle ilgili ilk ayet şudur:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ 

Ramazan ayı, içinde Kur’an’ın indirildiği bir aydır. O Kur’an, insanlar için doğru yolu gösteren bir hidayet rehberidir. Hakk ile Bâtıl’ı birbirinden ayıran) apaçık belgeler (bütünüdür). Öyleyse sizden kim bu aya kavuşursa onun orucunu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Allah bu kolaylığı size, sayıyı tamamlamanız ve Onu büyük tanımanız için ikram eylemiştir. Umulur ki şükredersiniz. [16] Bakara, 2/185

Kur’an’ın indirilişiyle ilgili ikinci ayet, اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ “biz onu mübarek bir gecede indirdik.” [17] Duhan, 44/3 Diyen ayettir. Üçüncü ayet de إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ “Biz onu Kadir gecesinde indirdik.” [18] Kadr, 97/1 Diyen ayettir. Birinci ayet, Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiğini, ikinci ayet, gece indirildiğini, üçüncü ayet de bu gecenin Kadir gecesi olduğunu bildirmektedir.

Kur’an’ın gece indirilmesindeki hikmet nedir?

Kerametlerin çoğu gecelerde saklıdır, göklere yürüyüş geceleyin olmuştur, Gece cennettendir, orası istirahat bölgesidir. Gecelerde yatağın ve vuslatın hazzı vardır. [19] Bursevî, aynı eser, 10/480

وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ  Kadr gecesinin ne olduğunu bilir misin sen?

لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ  “Kadr (Kadir) gecesi; bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir gecesinde yapılan ibadetler, kılınan namazlar, okunan evrad u ezkâr, içinde kadir gecesi olmayan bin aydan daha hayırlıdır. Bu bin ay da, 83 yıl, 4 ay, demektir.) [20] El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/480 Bu gecenin önemi ve fazileti hadis-i şerifte de şöyle dile getirilmiştir:

مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِسَاباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

منْ قَامَ لَيْلَةِ الْقَدْرِ إِيماناً واحْتِساباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِه و

“Kim inanarak ve Allah’ın rızasını düşünerek Ramazan’ın orucunu tutar ve Kadir gecesini ihya eder, namazını kılar (zikir, fikir, şükür ve dua ile geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.” [21] Buharî Leyletü’l-Kadr, 1 (353); Müslim, Sıyam, 213; Ebu Davud, Ramazan, 3; Buhârî, Îmân, 28, Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203 تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ  O gece Rab’lerinin izniyle Ruh ve melekler, türlü türlü işler için iner de iner…”

سَلَامٌ۠ هِيَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ “Şafak sökünceye kadar o gece bir selamettir.” O gecede zarar veren hiçbir olay meydana gelmez.

Melekler yer yüzüne niçin inerler?

Bu soruya verilecek birinci cevap şu:

Her iş için. Bunu zaten yukardaki ayet söylüyor. Duhan suresindeki ayet de “o gecede her hikmetli iş ayrılır, (teftiş, tasnif, tanzim edilir, karara bağlanır.)” [22] Duhan Diyerek bu ayeti destekliyor.

İkinci cevap şu:

Melekler o gece Hakk’ın ibadet eden sevgili kullarını görmek, tesbit etmek ve onlara selam vermek, dua etmek için inerler. 

Burada akla yine şöyle bir soru gelebilir:

İnsanların içinde sadece ibadet edenler değil, isyan edenler, çokça günah işleyenler de var. Bunu bile bile melekler neden gelirler?

Bu soruyu Ruhu’l-beyan tefsiri şöyle cevaplandırmıştır: Melekler yer yüzüne inerler, ama onlar günah ve isyanın detayına vakıf olamazlar. Levh-i mahfuza bakarlar, mükelleflerin ibadetlerini detaylı bir şekilde görürler, ama isyan ve günahlara vakıf olma pozisyonu karşılarına çıkma durumunda hemen bir perde sarkıtılır önlerine. Böylece onlar, günahların detayını göremezler. O zaman Allah’a şöyle bir yakarışta bulunurlar: Ey güzeli gösterip çirkini saklayan! Seni tesbih eder, noksan sıfatlardan tenzih ederiz. 

Üçüncü cevap da şudur: Melekler, yemek yedirme ve günahkârların iniltilerini dinleme gibi gökte göremedikleri halleri yerde görmek için Allah’ın izniyle gelirler. Kudsî Hadis’de Allah buyurmuş: “Günahkârların iniltileri, zikr u tesbih edenlerin sesinden, neşesinden bana daha sevimlidir. Nasıl sevimli olmasın ki tesbih edenlerin coşkulu sesleri itaat edenlerin olgunluğunu gösterirken; günahkârların pişmanlık duyup inlemeleri, ah u vah etmeleri ise alemlerin Rabbinin bağışlayıcılığını göstermektedir.” [23] El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/485 İşte bu sebepten dolayı melekler derlermiş: Haydi yere gidelim de bizim tesbih seslerimizden Rabbimize daha hoş gelen sesler hangisiymiş görelim ve dinleyelim. [24] Aynı yer. Meleklerin yer yüzüne geliş sebeplerinden biri de bu imiş. 

Bu şu demek değildir: Öyleyse günah işleyelim, sonra pişman olalım, Allah’ın hoşnutluğunu kazanalım. Hayır, durum böyle değil. Allah, günah işleyenlerin, koyduğu yasakları çiğneyenlerin, emrettiklerine itaat etmeyenlerin isyanından ve saygısızlıklarından hoşlanmaz. Bu kesin. Kazara bu günahlara düşmüşlerin pişmanlıklarından, tevbe edip Allah’tan af istemelerinden, bu yoldaki ıstıraplarından ve iniltilerinden hoşlanır. Bu da herkese nasip olmayabilir. Hiç kimse, “günah işleyeyim de, tevbe eder kurtulurum”, demesin. Bu anlayışta olanlara Allah korusun tevbe de nasip olmayabilir, insan günahların içinde ebedî cehennemi boylayabilir. En iyisi, Allah’tan korkmak, günahların semtine yanaşmamaktır. Bundan da iyisi, Allah aşk ve sevdası öylesine insanı kaplamalı ve kuşatmalı ki nefs-i emmare günah işlemek istese de o aşk ve sevda onun günah işlemesine fırsat vermemeli ve insana: “Beni benden çok düşünen böyle bir Allah’a isyan edilmez,” dedirtmelidir. Allah aşk ve sevdasıyla yaşayan bir hanım olmasına rağmen Rabiatüledeviyye’nin şu korkusunu hatırlatarak bu faslı kapatmak isterim. Şöyle demiş o muhterem hanımefendi: “Korkuyorum, Allah’ın razı olmadığı bir işin başında iken ölüm meleğinin beni yakalamasından ve o halde iken canımı almasından korkuyorum!”

سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ  Şafak sökünceye kadar o gece bir selamettir. [25] Kadr, 97/1-5 o gecede hiçbir hastalık, hiçbir kötülük ve afet meydana gelmez. [26] El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/485

Kadir gecesinde inmeye başlayan Kur’an, ne gibi inkılaplar yapmıştır?

  1. Ramazan ayını ayların sultanı yaptı. [27] Ramazan ayına, 11 kardeşini affeden ve günahlarının bağışlanmasına vesile olan Yusuf Peygamberin rolünü yükledi.  
  2. İndiği geceyi bin aydan daha hayırlı Kadir gecesi yaptı,
  3. İndiği şahsı, -o günün ve bugünün inanmayanlarının dahi itirafıyla- en güzel ahlaklı insan, alemlere rahmet Muhammed Mustafa yaptı. (sav)
  4. İndiği şehri Mekke’yi ümmü’l-kura=şehirlerin anası, yerin odak noktası ve kâinatın kalbinin (Kâbe) kalesi yaptı.
  5. İndiği ümmeti, gelmiş-geçmiş ümmetlerin en hayırlısı yaptı.
  6. İnsanlığı: 
    Bedeviyetten medeniyete, 
    Zulmetten nura, 
    Zulümden adalete, 
    Cehaletten ilme-bilime, 
    Vahşet ve şiddetten şefkat ve merhamete,Kin ve nefretten hürmet ve muhabbete, 
    Irkçılıktan ve kavgadan barış ve kardeşliğe kavuşturdu.

Bu kadar rahmete, berekete ve güzelliklere sebep olan Kur’an, bir insanın ağzından girse kalbine ve kafasına otursa o insanı ne kadar faydalı bir insan haline getireceğini bir düşünün. Öyleyse Kur’an’la olmalı ve Kur’an’la dolmalıyız. Kur’an’la olan ve Kur’an’la dolan bir Müslüman’ın elinden ne dost ne düşman hiç kimse acı çekmez, zarar görmez.

Kadir gecesi Ramazan ayının gecelerinde niçin saklanmıştır?

Hadis kaynaklarında: “Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününün tek gecelerinde arayınız” [28] Buharî, itikâf, 1; Müslim, İ’tikâf, 2,3,4,5; Tirmizî, Savm, 71; İbn Mace, Sıyam, 58 buyurulmuş ama “Kadir gecesi şu gecedir” diye kesin bir hüküm verilmemiştir. Allah Teala Kadir gecesini Ramazan ayının gecelerinde saklamıştır; ta ki insanlar Ramazan’ın bütün gecelerine saygı göstersinler ve her gecesini Kadir gecesi imiş gibi değerlendirsinler. 

Allah Teâlâ, rızasını ibadetlerde saklamıştır, ta ki ibadetlerin hepsine önem versinler. 

Gazabını günahlarda saklamıştır. Ta ki hepsinden sakınsınlar. 

Velisini insanlar içinde saklamıştır. Ta ki insanların hepsine hürmet edip değer versinler. 

İcabetini dualarda saklamıştır. Ta ki çok çok dua etsinler. 

İsm-i Azam’ını, güzel isimleri içinde saklamıştır. Ta ki bütün güzel isimlerine ism-i azammış gibi değer versinler. [29] Bu ifadeler benim aklıma Kur’an’daki “salat-ı vusta” ifadesini ve Ramazan Risalesindeki “Savm erkân-ı hamsenin birincilerindendir.” cümleyi aklıma getiriyor.

Ölümün vaktini saklamıştır. Ta ki insan, ömrünün başında şımarıp ömrünün sonuna doğru da korkudan çıldırıp ödü patlamasın, dengeli ve hazırlıklı yaşasın. [30] bkz. Razî, a.e., XXXII, 28-29

Kadir gecesinin Ramazan ayının geceleri içinde saklanmasının bir diğer hikmeti de şudur:

Cenab-ı Hak, insanoğlunun günahlara karşı cesaretini bildiğinden şefkat ve merhametinin gereği olarak Kadir gecesini Ramazan ayının gecelerinde saklamıştır ki:

  • Hem her geceyi kadir gecesi olarak değerlendirsinler, çok çok mükâfata nail olsunlar; 
  • Hem de Kadir gecesini bile bile günah işleyip de büyük cezaya çarpılmasınlar. 

Çünkü müfessirlerden bazıları, bir insan Kadir gecesini bilse ve o geceyi ibadetle ihya etse bin ayın sevabını kazanacak ve yine Kadir gecesini bilse, bile bile isyan etse ve günah işlese o zaman da bin ayın günahını kazanacaktır. [31] bkz. Fahrurrazi, Tefsir-i Kebir, XXXII, 28-29 demişlerdir.

Kadir gecesine işaret eden önemli bir not

Bütün bunlara rağmen her ne kadar Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bildirilmemiş ise de ümmetin Kadir gecesi olarak bildiği, üzerinde ittifak ettiği ve ihya etmeye çalıştığı gece, Ramazan ayının 27. Gecesi olmuştur. Ümmetin bu ittifakının bütün bütün anlamsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü bu ittifakı olumlu bulan işaretler de vardır. Ben onlardan sadece İbn-i Abbas’ın (ra) şu iki rivayetini aktarmakla yetineceğim. 

1-İbn-i Abbas (ra) demiş ki: “Kadir suresi 33 kelimedir. Bunlardan Kadir gecesine işaret eden “HİYE” kelimesi 27. Kelimedir.” 

2-Yine İbn-i Abbas (ra) demiş ki: “Leyletülkadr” kelimesi, (Arapça yazılışında) dokuz harftir. Bu kelime surede üçdefa geçtiğine göre üç ile dokuzu çarparsanız 27 çıkar. [32] El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/481 Bu iki işaret de size Kadir gecesinin Ramazan ayının 27. Gecesi olduğunu söyler.

Evet Kur’an ve Sünnette her ne kadar Kadir gecesinin hangi gece olduğuna dair kesin bilgi verilmemiş ise de işte böyle ancak erbabının görebileceği işaretlere de yer verilmiştir. Her iki durumun da ümmetin lehine bakan yönü vardır.

Bir gecede 80 küsür yıllık bir ömrün ürünü nasıl elde edilir, akıl anlamakta zorlanıyor?

Siz elde etmeyeceksiniz, isteyeceksiniz, elinizden gelen gayreti ve ısrarı göstereceksiniz Allah da verecek. Veren Allah olduktan sonra problem yok. Çünkü bu sonuç, Allah’ın sonsuz kudretine ve sonsuz cömertliğine ağır değildir. 

Birinci cevap bu. 

İkinci cevap olarak da şunu diyebiliriz:

Bu gece Adem Safiyyullah gibi adam, İbrahim Halilullah gibi dost, Muhammed Habibullah (Aleyhimüsselam) gibi sevgili olmaya niyet edenlere ve o niyetle yaşamaya başlayanlara değil bin ay, belki on bin, yüz bin ayın mükâfatı da verileceğine kesinlikle inanıyorum. Çünkü rızası kazanılan Allah’ın katında sevabın ve mükâfatın sınırı olamaz. Ebedi cennetin anlamı da bu değil mi zaten?. 

Surede üç defa “kadr” kelimesinin geçmesinin hikmeti nedir?

O gece azamet ve şeref gecesidir. O gecenin hakkını verenler, ibadetleriyle ihya edenler şerefli ve kıymetli olurlar. Bu geceye Kadir gecesi denmesinin hikmetine gelince:

  • O gecede kadirli-kıymetli bir Kitap, 
  • Kadirli-kıymetli bir Meleğin diliyle, 
  • Kadirli-kıymetli bir ümmete indirilmiştir. 

Herhalde Allah Teala bu surede “kadr” lafzını üç kere bunun için zikr etmiştir. [33] Fahrurrazî, et-Tefsîrü’l-Kebir, XXII, 38 Doğruyu en iyi bilen Allah’tır.

Bütün İslam aleminin ve takipçi kardeşlerimizin Kadir gecesini tebrik ediyorum. Rabbim hepimizi gerçekten Kadir gecesine kavuşmuş ve bin ayın sevabını almaya layık olmuş sevgili kullarından eylesin.

Kadir gecesi nasıl ihya edilir, kadir gecesinde neler yapılır?

Kadir Gecesi, dua gecesi, ibadet gecesi, tevbe gecesi, karar gecesi, günahlara veda gecesi, Allah’a kaçış gecesidir. Duaların dinlendiği ve kabul edildiği bir gecedir. 

Öyleyse:

  1. Hemen harekete geçelim. Duaların kabul edileceği vakitlerdeyiz. Allah, bize bizden yakın olduğunu, [34] Bkz. Kaf, 50/16 dua ettiğimiz zaman duamızı duyduğunu, dinlediğini, icabet ettiğini söylemiş. [35] Bkz. Bakara, 2/186 Öyleyse ellerimizi ve dillerimizi duaya, gönüllerimizi Mevla’ya açalım. “Bin ayda elde edilebilecek bir sevap ürününü kazananlardan biri de ben olayım Allahım”, diyelim, Mevlaya yalvaralım. 
  2. Kur’an okuyalım. Bu gece okunan her bir Kur’an harfine en az 30 bin sevap verileceğini unutmayalım. Kur’an’ın da en makbul bir dua kitabı, bir fikir kitabı, bir zikir kitabı, bir ilim kitabı, bir hukuk kitabı, bir medeniyet kitabı, bir ahlak kitabı, bir sosyoloji, bir psikoloji, bir antropoloji, dürüst ve adil bir siyaset kitabı olduğunu, geçmiş ve geleceğin ilmini içinde toplayan bir kitap olduğunu unutmayalım. Müslümanların kalkındıkları dönemlerin Kur’an’a uydukları dönemler, kaybettikleri ve geriledikleri dönemlerin de Kur’an’dan uzaklaştıkları dönemler olduğunu unutmayalım. 
  3. Önce Kur’an ve hadislerde geçen dualarla dua edelim. Buna gücümüz yetmiyorsa, içimizden geldiği şekliyle dua edelim. Neyi, nasıl isteyeceğimizi de bize ilham etmesini Rabbimizden isteyelim.
  4.  Bu gece bir de hacet namazı kılalım. En büyük ihtiyacımızın Allah’ın kendisi ve rızası olduğunu Allah’a arz edelim. Başka şeyler kimin olursa olsun, Sen benim ol Allahım yeter, diyelim.
    Ahilere ahret gerek
    Sufîlere sohbet gerek,
    Mecnunlara Leyla gerek
    Bana seni gerek seni
    Diyelim. 
    Çünkü Allah’ı bulan her güzelliği bulur, her şeyden iyilik ve güzellik görür. Allah’ı bulamayan her şeyi kaybeder ve bulduğu her şey, kendisinden davacı olur, başına bela olur. 
  5. Bu gece, çokça salat ve selam okuyalım. Dualarımızı selatü selamların arasına koyalım, Allah Teala’ya takdim edelim. 
  6. Bu gece üzerimize farz olan zekât, vacip olan fitrelerimizi ve nafile sadakalarımızı dağıtmaya başlayalım, muhtaçların duasını alalım. 
  7. Bu gece, bir daha namazı terk etmemek, keyfî olarak kazaya bırakmamak, geciktirmemek, tadil-i erkânla ve huşu ile imkân varsa cemaatle namaz kılmak için karar verelim. 
  8. Bundan sonra: “Elimle, dilimle, halimle ne kendime ne aileme ne insanlara, ne de herhangi bir şeye zarar vermeyeceğim, şiddet kullanmayacağım, beni muvaffak eyle, beni kabul et ve bana sahip ol Allahım” diyelim. 
  9. Allah Teala’dan, Allah’ın razı olacağı tipte bir insan olmayı isteyelim. Hakkına girdiğimiz kulların haklarını geri verelim, incittiklerimizden özür dileyelim, ana-babamızı, büyüklerimizi, akrabalarımızı razı edelim, helallik alalım. İmanımızı kuvvetlendirecek yazılar, kitaplar okuyalım. 
  10. Gecenin uygun bir saatinde mümkünse çocuklarımızla birlikte Allah’a yönelelim. 
  11. Başta zalim nefsimizin, sonra diğer zalimlerin zulmünden kurtulmak için Allah’tan yardım isteyelim. 
  12. Mazlumlara, mazlum Müslümanlara, haksızlığa uğramış herkese, vatan için, mukaddesat için can veren canlarımıza, kahramanlarımıza dua edelim. 
  13. Devletimizin ve milletimizin devam ve bekası, adaletten ve istikametten ayrılmaması için Allah’a yalvaralım.

Şunu hiç unutmayalım: 

Bilinçsiz yapılan dualarla, kalpten gelmeyen, ağzın söylediğini kulağın duymadığı dualarla dua etmeyelim. Çünkü gafil kalple yapılan dualar makbul ve geçerli olmaz. Şimdi gelin, bu bilinçle hep beraber ellerimizi kaldıralım, uyanık bir kalple yalvaralım:

Kadir gecesinde peygamberimizin duası ve duamız

Kadir gecesinde Peygamberimizin yaptığı ve öğrettiği dualardan birisi de şudur:

اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ العفْوَ فاعْفُ عنِّي

“Allah’ım! Sen çokça affedicisin, affı seversin, beni de affet.” [36]Tirmizî, Daavat, 85; İbn Mace, Dua, 5 

Biz de bu duayı dualarımızın başına koyarak yalvarıyoruz: “Allahım! Sen çok affedicisin, affı seversin, bizleri affeyle!

Allahım! Sınırsız hamdolsun sana, sayısız salat ve selam olsun Habib-i Edib’ine ve Onu sevenlere, arkasından gidenlere.

Allahım! Unuttuysak, yanıldıysak bizi cezalandırarak rezil rüsva eyleme! Altından kalkamayacağımız yüklerin altına bizi sokma.

Sen affedicisin, affetmeyi seversin bizi affeyle. Bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim Mevlamızsın. Kâfirler güruhuna karşı bize yardım et. 

Allahım! İslam’dan kalplerimizi, yolundan ayaklarımızı kaydırma. Günahlarına tevbe etmeyen ve ebedi hüsrana düşen zalimlerden eyleme.

Allahım! Bizi rızanı kazandıran hizmetlerden uzaklaştırma, bizi dinine hizmetten alıkoyanları ıslah eyle. Vücudumuza yerleşmeye niyet eden ve bu hizmetlerimize engel olmak isteyen hastalıkları bedenimizden ve ruhumuzdan uzaklaştır. Sihhatimizi, huzurumuzu daim eyle. 

Allahım! Bizi yalnız bırakma. Kendinden uzaklaştırmakla bizi cezalandırma. Verdiğin emanetlere emin kıl, emanetlerine hıyanet edenlerden eyleme.

Allahım! Dünyada sırat-ı müstekîmden=dosdoğru yoldan, ahirette de sırat köprüsünden ayaklarımızı kaydırma. Çocuklarımıza namerde muhtaç etmeyecek işler, bol ve hayırlı kazançlar nasip eyle. Senin yolunda harcayacakları çok imkânlar lütfeyle. Evlenecek olanlara salih ve saliha eşler nasip eyle. Bizi ve evlatlarımızı dosdoğru namaz kılanlardan eyle, bizi, anamızı-babamızı ve bütün müminleri bağışla. Allahım! Elimizden ve dilimizden hiç kötülük çıkmasın. Kötülüklerimizi iyiliklerle değiştir ya Rabbi!

Allahım! Bizi kendi gözümüzde küçük eyle. Eyle ki kimseye hava atmayalım, kibre, gurura kapılmayalım. Başkalarının gözünde büyük eyle. Eyle ki dinini anlatmakta etkili olalım. 

Allahım! Bağışlamadığın günahımız, defetmediğin kederimiz, yerine getirmediğin ihtiyacımız kalmasın.

Allahım! Günümüzün evvelini salah (yararlı), ortasını felah (kurtuluş), sonunu necah (başarılı) eyle.

Allahım! Senden kendime, aile-efradıma, sevdiklerime, sevenlerime, dostlarıma, takipçilerime, şu anda ekran başında dualarımıza “âmîn” diyen kardeşlerimize dünya ve ahirette af ve afiyet istiyorum, lütfeyle.

Allahım! Bu gece de indirdiğin Kur’an ve bu gecede izninle gelen melekler hürmetine bizi ve üzerimizde hakkı olan herkesi affet.

Bilerek veya bilmeyerek onur ve gururunu incittiğimiz, haklarını çiğnediğimiz kullarından helallik almaya, haklarını vermeye, kırılan gönüllerini hoşnut ve tamir etmeye bizi muvaffak eyle. Üzerimizde hakkı olan herkesi ve her şeyi affet. Ta ki kimsenin bizden isteyeceği bir şey kalmasın ya Rabbi!

Allahım! Bu gecede indirdiğin Kur’an hürmetine. Bizi, seni her sevgiliden çok seven, senin tarafından sevilen ve her şeyi ile seni sevdirmeye çalışan dostlarının arasına al.

Allahım! Ülkemizi ve bütün İslam ülkelerini yönetenlere feraset, basiret, adalet, merhamet, dirayet, kudret ve hidayet nasıp eyle. Bunların içinde kötülük ve haksızlık yapanlar varsa, böylelerine tövbe fırsatı, yaptıkları kötülüklerden, zulümlerden vazgeçme imkânı ver. Ver ki hem zalimler zulmetmekten hem de Mazlumlar zulümden kurtulsun. Bu aziz mübarek günde herkes affına layık olsun, daha fazla kimse acı çekmesin ya Rabbi! 

Allahım! Bizi devletsiz, milletsiz, vatansız, bayraksız ve ezansız bırakma! Camilerimizi cemaatsiz, cemaatleri camisiz bırakma.

Kâinatımızı güzelleştiren Güzel isimlerin hürmetine, 

Dünya ve ahirette kurtuluş vesilemiz olan güzel peygamberin Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz hürmetine, 

Hukukun Üstünlüğünü getiren hak din İslamiyet hürmetine, 

İslam ve insanlık aleminin suyu, havası, güneşi, ruhu ve hayatı olan güzel kitabın Kur’an hürmetine bizi razı olduğun bu güzellerden ve güzelliklerden ayırma. Hepimize kâmil iman, ekmel ihlas, çocuklarımıza selamet, istikamet, sağlık ve saadetler nasip eyle! Verdiğin bu nimetleri elimizden alma ya Rabbi! Milletimizin bütün fertleri arasında adaletle hükmetmek isteyenlere fırsat ver, adaleti ve hukuku çiğneyenlere fırsat verme. 

Hadislerden öğrendiğimize göre, adaletli Yöneticiler, hiçbir gölgenin olmadığı mahşer meydanında arşın gölgesine ve Allah’ın himayesine alınacaklar. Yöneticilerimizi ve bizi onlardan eyle Ya Rabbi!

Ülkemizin ve dünyamızın barışa çok ihtiyacı var Ya Rabbi. Onu bize ve dünyamıza lütfeyle. Allahım! Bütün dünyanın yöneticilerini ve yönettikleri halkları Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizin ahlakıyla ahlaklandır. Ahlaklandır ki, dünyamızın ateşi sönsün. Kur’an’ın ahkâmını hayatımıza hâkim eyle. Eyle ki, anarşi ve terör bitsin. Cinayetler, hıyanetler son bulsun. Her yere sülh, sükun, huzur ve saadet, barış ve kardeşlik hakim olsun. Cennet dünyamıza gelsin. Dünyamız cennete dönsün. Ebedî ve sermedî cennet hepimizin olsun.

Allahım! Vatandaşlarımızı birbirini ezen-üzen değil, birbirini seven-sayan insanlar haline getir. Bütün insanlığı İslam’ın hidayet ve saadetiyle mesud eyle. İnsanlığı zalimlerin zulmüne maruz bırakma. Dünyanın her neresinde olursa olsun mazlumları ve masumları Ramazan-ı şerifteki değerlerin hürmetine şu andan itibaren zulümden, esaretten koru ve kurtar ya Rabbi! 

Anarşi ve terör gebersin Allahım!

Kan ve kavga bitsin Allahım! 

Vatanımız ve dünya cennet olsun Allahım!

Ebedî cennet hepimize vatan olsun Allahım!

Ey sevgililer sevgilisi! Seni seviyoruz. Sen de bizi sev, sevdir, sevindir. Senden ayrı kalmak, cehennem azabından beter. N’olur, kendinden uzaklaştırmakla bizi cezalandırma. Bizi zikirmatik, fikirmatik ve şükürmatik eyle. Namazsız yaşatma, dua zevkinden, sana yalvarma hazzından bizi mahrum eyleme. Kullarına, özellikle ana-babamıza, çocuklarımıza, çevreye ve her şeye şefkatle, hürmetle ve muhabbetle davranma hissinden bizi yoksun bırakma. 

Allahümme sallı ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed!

Amîn âmîn, âmîn, bihürmeti seyyidilmürselin velhamdülillahi Rabbilalemîn. 

Yaptığımız ve Kadir gecesinde de yapacağımız özel dualarımızdan biri de şu:

Allahım! İlmimi artır, hikmetimi artır, fesahet ve belağatimi artır, sanatına olan hayretimi, Sana olan hayranlığımı, aşkımı ve şevkimi artır. 

İhlasımı, takvamı artır. Rabbim göğsüme ve gönlüme ferahlık ver. İşimi kolaylaştır. Dilimdeki düğümü çöz. 

Allahım! Kalbime ve damarlarına, bedenime ve organlarına, aklıma ve hafızama nur ver, kuvvet ver, sıhhat ver, şebabet ver, şifa ver. Fettah ismin hürmetine kalbimin damarlarını aç, onları yapan-yaratan sensin. Onların ve bedenimdeki bütün organların bozulmasına, daralmasına, eskimesine, yetersiz hale gelmesine fırsat verme. Beni, göz açıp-yumuncaya kadar nefsime ve Senden başkasına bırakma. Aklıma ve hafızama nur ver, kuvvet ver. Aklım ve hafızam hiç zayıflamasın. Korkunç musibetlerden, korona virüsünden ve iyileşmez hastalıklardan beni, çocuklarımı, sevdiklerimi ve sevenlerimi koru.

Allahım! Senden dünyada ve ahirette iyilik ve güzellik istiyorum. Rabbimiz! Bizi cehennem azabından koru! Bizi, anamızı-babamızı ve üzerimde hakkı olan bütün müminleri hesap gününde bağışla!

Allahım! Senden: 

Ebedî sıhhat, 

Ebedî servet, altından nehirler akan ebedî cennet, 

Ebedî cennette

Ebedî rü’yet istiyoruz. Doyulmaz cemalini görmek ve ebedî kemalini seyretmek istiyoruz bize ikram eyle ya Rabbi!

Allahım! Dünyaya nasıl geldiysek, ahirete de öyle gitmeye bizi muvaffak eyle! Bizi, dünyaya acı duymadan, tertemiz, günahsız, getirdin; ahirete de acı duymadan tertemiz ve günahsız gönder ya Rabbi! 

Allahım! Doymayan nefisten, korkmayan kalpten, ağlamayan gözden, kabul edilmeyen duadan, tembellikten, acizlikten, korkaklıktan, saldırganlıktan, zulmetmekten, zulme uğramaktan, kaymaktan, kaydırmaktan, cimrilikten, yokluktan, kıtlıktan, kuraklıktan, dinsizlikten, imansızlıktan, ahlaksızlıktan, hayasızlıktan, edepsizlikten, her türlü krizden ve zararlı virüsden sana sığınıyoruz. Bizi bunlardan koru ya Rabbi! 

Allahım! Bizi, bize verdiğin nimetlere layık eyle, vermediğin nimetlere de nail eyle. Beni, yardımcılarımı ve bu yazıları takip eden, okuyan, paylaşan, birçok insana ulaşsın ve onların da kurtuluşuna vesile olsun diye destekte bulunan dost ve takipçi kardeşlerimi ve şu anda amin diyen kardeşlerimizi sevgili kullarına ikram eyleyeceğin nimetlere kavuştur, rızana uygun hayırlı işler yapmaya muvaffak eyle. Huzurlarını ve sağlıklarını daim eyle, şehitlerimize rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil ihsan eyle. 

Allahım! Vatandaşlarımızı birbirini ezen-üzen değil, birbirini seven-sayan insanlar haline getir. Bütün insanlığı İslam’ın hidayet ve saadetiyle mesud eyle. İnsanlığı zalimlerin zulmüne maruz bırakma. Dünyanın her neresinde olursa olsun mazlumları ve masumları Ramazan-ı şerifteki değerlerin hürmetine şu andan itibaren zulümden, esaretten koru ve kurtar ya Rabbi! 

Anarşi ve terör gebersin Allahım!

Kan ve kavga bitsin Allahım! 

Vatanımız ve dünya cennet olsun Allahım!

Ebedî cennet hepimize vatan olsun Allahım!

Ey sevgililer sevgilisi! Seni seviyoruz. Sen de bizi sev, sevdir, sevindir. Senden ayrı kalmak, cehennem azabından beter. Nolur, kendinden uzaklaştırmakla bizi cezalandırma. Bizi zikirmatik, fikirmatik ve şükürmatik eyle. Namazsız yaşatma, dua zevkinden, sana yalvarma hazzından bizi mahrum eyleme. Kullarına, özellikle ana-babamıza, çocuklarımıza, çevreye ve her şeye şefkatle, hürmetle ve muhabbetle davranma hissinden bizi yoksun bırakma. 

Allahümme sallı ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed!

Amîn âmîn, âmîn, bihürmeti seyyidilmürselin velhamdülillahi Rabbilalemîn. 

Dr. Vehbi KARAKAŞ

Dipnotlar

Dipnotlar
1 Bkz. Buhârî, “Bed’ü’l-vahy”, 3; Müslim, “Îmân”, 252; Yine bkz. Kur’an Yolu Tefsiri, DİB
2 Suruç, Salih, Peygamberimizin Hayatı. İstanbul: Nesil Yayınları, I/ 198-199. 
3 Rıza, Muhammed, Muhammedün Rasûlullah (sav), 59
4 Alak, 97/ 1-5
5 Rıza, Muhammed, Muhammedün Rasûlullah (sav), 60.
6 Suruç, Salih, Peygamberimizin Hayatı. İstanbul: Nesil Yayınları, I/ 198-199.
7 Bkz. Kadr, 97/1-5; Duhan, 44/1-6 
8 Bkz. Kadr, 97/1-5 
9 Bkz. Alak, 96/1-5
10 bkz.Watt, Montgomary, İslâm Avrupa’da, terc. Hulusi Yavuz, s.65-95
11 Alak, 97 /1-5
12 Bkz. El-Fahrurrazî, et-Tefsirü’l-Kebîr, 32/27
13 Bkz. El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/479 
14 Bkz. El-Fahrurrazî, et-Tefsirü’l-Kebîr, 32/27 
15 Bkz. Bursevî, aynı eser, 10/479
16 Bakara, 2/185
17 Duhan, 44/3
18 Kadr, 97/1
19 Bursevî, aynı eser, 10/480
20 El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/480
21 Buharî Leyletü’l-Kadr, 1 (353); Müslim, Sıyam, 213; Ebu Davud, Ramazan, 3; Buhârî, Îmân, 28, Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203
22 Duhan
23 El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/485
24 Aynı yer.
25 Kadr, 97/1-5
26 El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/485
27 Ramazan ayına, 11 kardeşini affeden ve günahlarının bağışlanmasına vesile olan Yusuf Peygamberin rolünü yükledi.
28 Buharî, itikâf, 1; Müslim, İ’tikâf, 2,3,4,5; Tirmizî, Savm, 71; İbn Mace, Sıyam, 58
29 Bu ifadeler benim aklıma Kur’an’daki “salat-ı vusta” ifadesini ve Ramazan Risalesindeki “Savm erkân-ı hamsenin birincilerindendir.” cümleyi aklıma getiriyor.
30 bkz. Razî, a.e., XXXII, 28-29
31 bkz. Fahrurrazi, Tefsir-i Kebir, XXXII, 28-29
32 El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/481
33 Fahrurrazî, et-Tefsîrü’l-Kebir, XXII, 38
34 Bkz. Kaf, 50/16
35 Bkz. Bakara, 2/186
36 Tirmizî, Daavat, 85; İbn Mace, Dua, 5

Diğer Makaleler