Rabbimiz Allah Deyip Sonra Dosdoğru Olan İnsanların Kazancı Ne Biliyor Musunuz?

Okuma süresi: 3 dakika

RABBİMİZ “ALLAH” DEYİP SONRA DOSDOĞRU OLAN İNSANLARIN KAZANCI NE BİLİYOR MUSUNUZ?

Dr. Vehbi KARAKAŞ

Bu sorunun cevabını isterseniz gelin Rabbimizin kelamından alalım. Buyurmuş ki Allah Teâlâ:

اِنَّ الَّذٖينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَـتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتٖي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ 

نَحْنُ اَوْلِيَٓاؤُ۬كُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۚ وَلَكُمْ فٖيهَا مَا تَشْتَـهٖٓي اَنْفُسُكُمْ وَلَكُمْ فٖيهَا مَا تَدَّعُونَؕ 

نُزُلاً مِنْ غَفُورٍ رَحٖيمٍࣖ 

 “Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru yaşayanlar var ya, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin! Biz, dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Orada, çok bağışlayıcı, çok merhametli olan Allah’tan bir ikram olarak sizin için canınızın çektiği her şey bulunacak, yine orada umduğunuz her şeyi elde edeceksiniz”  [1]Fussılet, 41/30-32 ve siz orada temelli kalacaksınız. [2]Bkz. Ahkaf, 46/13-14

Bir sahabî gelip dedi:

-Ey Allah’ın Rasulü! Bana İslamı öyle anlat ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç duymayayım.

Hz. Peygamber’in (sav) cevabı lafzı az, ama manası çok bir cevap oldu. Buyurdular ki: “Allah’a inandım de ve sonra da dosdoğru ol.” [3]Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 413; Müslim, “Îmân”, 62.

“Allah’a inandım” cümlesinde iman esaslarının tamamı, “dosdoğru ol” cümlesinde de İslam ahkâm ve ahlakının tamamı sakldır. Bir misal vereyim: Allah’a inanan, imanın altı esasına inanmış olur. Bunlardan birisine inanmayan Allah’a da inanmış sayılmaz. Allah’ın emri olarak doğruluğu ahlak edinen her yerde doğru olur. İbadette, ticarette, siyasette, sosyal hayatta doğru olur. Namazını doğru kılan, terazinin başında, mahkemede, yönetimde, sokakta, fabrikada, okulda, kışlada vs. her yerde ve her zaman doğru olur. İşte İslâmiyet budur. Böyle olanların hem dünyası ve hem de ahiretleri cennet olur.

Bundan sonraki ayetler de yukardaki ayetin bir çeşit tefsiridir. Buyuruyor ki Allah Teâlâ:

وَمَنْ اَحْسَنُ قَوْلاً مِمَّنْ دَعَٓا اِلَى اللّٰهِ وَعَمِلَ صَالِحاً وَقَالَ اِنَّنٖي مِنَ الْمُسْلِمٖينَ 

“Allah’a çağıran, yararlı iş yapan ve “Ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” [4]Fussılet, 41/33

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُؕ اِدْفَعْ بِالَّتٖي هِيَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذٖي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِيٌّ حَمٖيمٌ 

وَمَا يُلَقّٰيهَٓا اِلَّا الَّذٖينَ صَبَرُواۚ وَمَا يُلَقّٰيهَٓا اِلَّا ذُو حَظٍّ عَظٖيمٍ 

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü), en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! Bu sonuca ancak sabırlı olanlar, bir de (imanda ve dürüstlükte) büyük pay sahibi olanlar ulaşabilir.” [5]Fussılet, 41/34-35

وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِؕ اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْعَلٖيمُ 

“Eğer şeytandan sana bir fitleme gelirse (yani (kötülüğe kötülükle, daha ağırı ile karşılık ver, şeklinde bir vesvese içine bırakılırsa) hemen Allah’a sığın! Allah işitendir, bilendir.” [6]Fussılet, 41/36 Allah seni şeytanın ve şeytanlaşmışların şerrinden, fitlemesinden, vesvesesinden ve tahrikinden koruyacaktır.

Müfessirlerden Zemahşerî demiş ki:

  • Biri sana kötülük ettiğinde onu affedersen
  • Yaptığı kötülüğe iyilikle karşılık verirsen böylece kötülüğü iyilikle savmış olursun.

Bir başka müfessirimiz Râzî de demiş ki:
İyilikten maksat,

  • Resûlullah’ın insanları hak dine davet etmesi,
  • İnkârcıların küstahça davranışlarına sabretmesi,
  • İntikam peşinde koşmaması,
  • Kötülüğe kötülükle karşılık vermemesidir.

Kötülükten maksat ise

  • Putperestlerin, Peygamberin çağırdığı şeylere kalplerini kapatmaları,
  • Kur’an’ı dinlememeleri ve Kur’an okunurken gürültü çıkarmaları… gibi aşağılık davranışlardır. [7]Bkz. Kur’an Yolu Tefsiri.

Kur’an-ı Kerîm’in affetme, kötülüğe iyilikle karşılık verme gibi öğütleri bireysel hakların ihlâliyle ilgili olup kamu haklarını kapsamadığı bizzat Hz. Peygamber’in uygulamalarından anlaşılmaktadır. [8]Bkz.DİB Kur’an Yolu Tefsiri; ayrıca Bkz. Buhârî, “Menâkıb”, 32; “Hudûd”, 10, 12; Müslim, “Hudûd”, 8, 9; “Fezâil”, 77.

Mesela 8 yaşındaki Narin’in öldürülmesi en ağır bir cinayettir, bu kötülüğü iyilikle savamazsınız. Burada sadece Narin’in değil kamunun hakkına, bütün Narin’lerin hukukuna tecavüz vardır. Bu cinayetin canilerine en ağır ceza ne ise o verilmelidir. Verilmelidir ki aynı zulümler, cürümler, cinayetler bir daha yaşanmasın.

Ayetlerin içindekilerini özetleyecek olursak:

  1. İnsanların, “Rabbimiz Allah” dedikten sonra dosdoğru çizgide yürümeleri,
  2. Allah yolunun davetçileri olmaları,
  3. Güzel ve yararlı işler yapmaları,
  4. Allah’a teslim olup Müslüman olmayı en yüce değer olarak bilmeleri,
  5. Kötülüğe iyilikle karşılık vererek aralarında sıcak dostluk ve kardeşlik ilişkileri kurmaları
  6. Bunu başarmak için başta sabır olmak üzere gerekli erdemlerle bezenmeleri,
  7. Barışçıl duygu, düşünce ve davranışlarla donanmaları ideal bir Müslüman olmanın ve sağlıklı bir toplum ilişkisi kurmanın gerekleri olarak ortaya kondu.

Ancak bu yol, pürüzsüz, engelsiz değildir. En büyük engel de şeytanın içimize attığı olumsuz duygular, dürtülerdir. Şeytan, insanın içinde kin ve öfke duygularını alevlendirir, intikam arzularını tahrik eder, günah ve isyan eğilimlerini güçlendirir; sonuçta kişiyi Kur’an’ın öğütlediği üstün ahlâktan uzaklaştırmak ister. İşte âyet, bu büyük ve tehlikeli engeli aşmanın en güvenli çaresini göstermektedir. O da Allah’a sığınıp O’nun yardım ve desteğini istemektir. [9]Bkz. Kur’an Yolu Tefsiri.


Dipnotlar

Dipnotlar
1 Fussılet, 41/30-32
2 Bkz. Ahkaf, 46/13-14
3 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 413; Müslim, “Îmân”, 62.
4 Fussılet, 41/33
5 Fussılet, 41/34-35
6 Fussılet, 41/36
7, 9 Bkz. Kur’an Yolu Tefsiri.
8 Bkz.DİB Kur’an Yolu Tefsiri; ayrıca Bkz. Buhârî, “Menâkıb”, 32; “Hudûd”, 10, 12; Müslim, “Hudûd”, 8, 9; “Fezâil”, 77.

Diğer Makaleler