ALLAH’LA BULUŞTURAN VE KONUŞTURAN TELEFON
Dr. Vehbi KARAKAŞ
— Böyle bir telefon mu icad edildi hocam?
— Evet, dedim, hem de 1400 sene önce. İnsanı Rabbiyle buluşturan ve konuşturan bu telefonun adı namaz. Ben bu telefondan çok memnunum, buna kavuştuğum günden bu tarafa huzurlu ve mutluyum. 7’den 70’e herkese tavsiye ediyorum. Bu telefonu icad edip gönderen ve bunu kullanmamı bana farz kılan Allah’a sonsuz sevgi, saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Bu telefon beni bana zarar veren haram ve günahlardan, stresten ve negatif enerjiden kurtardı. Beni, bana faydalı olan şeylerle baş başa bıraktı, moral depoladı ve pozitif enerji yükledi.
Her telefon edişimde yani her namaza duruşumda diyorum ki:
Allah’ım! Senden daha büyük yok. En büyük sensin.
Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.
Bütün övgülere layık olan yalnız sensin.
Çünkü sen sadece benim değil, âlemlerin Rabbisin.
Çünkü sen ceza gününün yegane hâkimisin.
Bundan dolayıdır ki biz yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım isteriz.
Bizi yolundan ayırma.
Azıp sapanların, öfkene çarpılmışların yoluna düşürme.
Biz sana güveniyoruz. Rahmetini umuyor, azabından korkuyoruz.
Allah’ım! Bütün varlıkların sevgi ve saygı dolu selamlarına ancak sen layıksın.
Senin Peygamberine ve onun şahsında bana selamını duyuyor, öpüp başıma koyuyorum. Senin bu selamın bütün salih kulların üzerine de olsun, diyorum.
Namaz adındaki telefonumuz işte böyle bizi Rabbimizle görmeden ama görürcesine konuşturuyor.
— Görürcesine değil de, gerçekten Rabbimizi görerek konuşsaydık ne olurdu hocam?
— Kimse de can kalmazdı. Hem de imtihanın sırrı bozulurdu. Yusuf’un güzelliği karşısında elma doğrayan kadınlar ellerini doğradılar da haberleri olmadı. [1]Bkz. Yusuf, 12/30-34 Allah’ın cemalini görmek isteyen Musa’ya Allah, dağa bak emrini verince Allah’ın güzelliğinden dağa nasıl bir yansıma olduysa ne dağ yerinde kalabildi, ne de Musa. Dağ param parça oldu, Musa da bayılıp düştü. [2]Bkz. A’raf, 7/206 Birazcık güzellik tecellileri karşısında işte böyle kendini kaybeden insan, güzelliği sınırsız bir Allah’ı görseydi kendisinde can mı kalırdı? Bayılırdı, bir daha da ayılmazdı.
Sevgili kardeşlerim, sizlere müjde! Bu namazımız sayesinde cennetten Rabbimizin doyulmaz cemalini tekrar tekrar seyredeceğiz, hem de kendimizi kaybetmeden hem de namaz gibi bir telefona ihtiyaç duymadan seyredeceğiz. Çünkü orada sınav yoktur ve ibadetlerin hiç biri olmayacaktır. Hep mükâfat hep mükâfat hep mükâfat. Hep tatıl, hep tatil hep tatil. Üstelik ihtiyarlık yok, hastalık yok, ölüm yok. Üstelik canların arzu ettiği, gözlerin hoşlandığı her şey var. [3]Bkz. Zuhruf, 43/71 Rabbim hepimizi, burada ibadetlerle sınavı kazanıp koşa koşa, coşa coşa cennete uçanlardan eylesin. Selam ve sevgilerimle.
