|

MİMARI ALLAH OLAN CAMİ VE CAMİLERİMİZ

Stunning night view of the illuminated Blue Mosque with minarets in Istanbul, Turkey.
Okuma süresi: 4 dakika

MİMARI ALLAH OLAN CAMİ VE CAMİLERİMİZ (ORİJİNAL TESBİTLE)

Dr. Vehbi KARAKAŞ

Bir cami ki onun mimarı ve mühendisi Allah’tır. Siz böyle bir cami gördünüz mü? Ben gördüm: İşte içinde yaşadığımız kâinat… Allah’ın yaptığı ve yarattığı bu kâinat, en büyük, en muhteşem, en muntazam, en süslü, en şirin, en temiz, en şenlikli, en bakımlı bir cami ve bir mabettir. Kâinat denilen bu muhteşem mabedin tavanı, yıldızlarla yaldızlı gök kubbe, tabanı ise her mevsime göre sergisi, halısı değişen yeryüzüdür. Bu kâinat mabedinin kandilleri yıldızlar, avizesi güneş, gece lambası ay, cemaati de her an ibadet ve itaat halinde olan, bütün varlıklar ve yaratıklardır. İşte ben bu mabedin müdavimlerindenim. Bu cemaatle namaz kılıyorum.

Kâinatın bir cami olduğuna delilim, Allah Teala’nın Kur’an’daki şu açıklamasıdır:

تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ فٖيهِنَّؕ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ وَلٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْبٖيحَهُمْؕ اِنَّهُ كَانَ حَلٖيماً غَفُوراً﴾

“Yedi kat gök, dünya ve onların içinde olan herkes Allah’a ibadet ediyor. Evrende Allah’ı hamd ile tesbih etmeyen Ona ibadet etmeyen hiçbir şey yoktur. Lakin siz onların zikrini ve ibadetlerini anlamıyorsunuz. Buna rağmen Allah sizi hemen cezalandırmıyor; çünkü o Halim’dir. Tevbe ve itiğfarınızı yani dönüp kendisinden af dilemenizi istiyor, çünkü o Gafûrdur=çok bağışlayıcıdır.” [1]İsrâ, 17/44

Bu ve benzeri ayetlere [2]Nur, 24/41; Cum’a, 62/1; Haşr, 59/24 dayanarak soruyorum: Her şeyin Allah dediği ve Allah’a ibadet ettiği bir alem cami olmaz da mâbed olmaz da ne olur? 

Biz anlasak ta, anlamasak ta, kabul etsek te, etmesek te Allah kâinatı bir cami ve bir mabed, her şeyi, insanları ve cinleri de bir abd ve abid olarak yaratmıştır. وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ “Ben cinleri ve insanları ancak ve ancak beni tanısınlar ve bana ibadet etsinler diye yarattım.” [3]Zariyat, 51/ 56 ayetiyle de Kur’an buna işaret etmektedir. 

Yüce Allah şanına ve kudretine yakışır mâbed yapmakla biz kullarına örnek olmuş, haliyle ve Kur’an’ıyla bizim de güzel, temiz, şirin, sade, Allah’ın rızasına ve Resûlü’nün sünnetine uygun, gerçekten ihtiyaç duyulan yerlerde israfa kaçmadan mabedler, camiler ve mescidler yapmamızı ve yaptırmamızı istemiştir. [4]bkz. Tevbe, 9/17-18; Bakara, 2/114

Resûlullah (s.a.v.) de buyurmuşlar ki: “Yeryüzü (toprak) benim için mescit ve temiz kılındı. Ümmetimden kim nerede namaz vaktine ulaşırsa hemen orada namazını kılabilir.” [5]Nesaî, Mesâcid, 42

Kâinatı bir cami ve bir mabed haline getiren Yüce Allah’ın bu icraatından iki mesaj çıkarıyoruz. Onlardan biri:

Allah’ın fiilî ve sözlü arzusu, Peygamberlerin sünnetinin gereği olarak ihtiyaç duyulan yerde cami inşa etmek, diğeri de:

Kâinatta bulunan her şey Allah’ı andığına ve anlattığına göre kâinatı en büyük bir cami, bir zikir hane ve bir ibadet hane görmektir.

-Herkes böyle olur ve böyle görürse ne olur?

Herkes Allah’ı anan ve anlatan bir insan olur. Herkesin ibadetle meşgul olduğu bir ibadethanede günah işlenmez, içki içilmez, cinayet olmaz, hıyanet olmaz, kumar oynanmaz, uyuşturucu olmaz. Camide müstehcen dolaşılmaz, konser adı altında çılgınlıklara tenezzül edilmez. Kimse kimsenin hakkını yemez, kimse kimsenin namusuna yan bakmaz, hırsızlık, yolsuzluk, arsızlık olmaz. Yalan, iftira, aldatma olmaz. Kısaca dünya cennet olur.

-Ama hocam bugün dünyamızda bu yanlışların hepsi var; neden?

-Çünkü biz Müslümanlar, özellikle de din eğiticileri ve öğreticileri insanlara bu dünyada bir mescidde, bir camide ve bir mabedde olduklarını galiba anlatamadık.

Siz değerli dostlarıma soruyorum:

Mustafa Paşa Camisinin içinde meyhane, kumarhane ve benzer haneler açmak doğru olur mu? Olmaz. Çünkü yakışmaz. Mustafa Paşa’nın yaptırdığı camiye bunlar yakışmazsa; Allah’ın yaratıp mabed ve cami haline getirdiği şu kâinata ve yeryüzü mescidine bunlar nasıl layık görülebilir ve nasıl yakıştırılır?

Padişahlardan biri içki müptelasıymış, günahlarına keffaret olur umuduyla bir cami yaptırmış, cami tamamlanınca, devrin mürşidini davet etmiş, camiyi gezdirmiş, sonra da sormuş:

-Camimi nasıl buldunuz efendim? Hayırsever bu padişahı içki belasından kurtarmayı düşünen Allah dostu cevap vermiş:

-Caminiz çok hoş, çok güzel de padişahım yanında meyhanesi yok. Padişah şaşmış ve sormuş:

-Aman efendim caminin yanında meyhane olur mu hiç? Bu sefer Allah dostu taşı gediğine koymuş:

-Padişahım, cami senin eserin, sen ise Allah’ın eserisin. Sen, senin yaptırdığın bir eserin yanına meyhaneyi koymayı uygun görmüyorsun da, Allah’ın eserinin içine, yani midenize içkiyi nasıl koyuyorsunuz? Yazık değil mi, günah değil mi? Bu misal, padişahın uyanmasına ve tövbekâr olmasına sebep olmuştur.

Camiler birer tapudur

Camiler, bulunduğu yerlerin tapusudur. Yani nerde işleyen ve fonksiyonunu icra eden bir cami varsa, herkes bilir ki orası muhakkak Müslümanlarındır. Camilerimiz aynı zamanda bizim ve ülkemizin manevi bekçisidir.

“Mevlâ’dan ses vermede bize hep cedlerimiz
 Manevî bekçisidir yurdun ulu mabedlerimiz!”

diyen şair de bu gerçeği dile getirmiştir.

Hz. Enes (r.a) diyor ki: Rasulullah (sav)’ı şöyle buyururken dinledim: “Şüphesiz yüce Allah buyurdular ki: Ben yeryüzü halkına azab etmek istiyorum da üç şey beni kararımdan caydırıyor. Nedir o üç şey?

  1. Mescitlerimi imar edenler, (yapanlar, onaranlar ve mescitlerde toplanıp namaz kılmakla, iman ve Kur’an dersleri yapmak suretiyle mescitleri, camileri şenlendirenler.)
  2. Benim rızam için birbirlerini sevenler.
  3. Gecenin ilerleyen saatlerinde kalkıp teheccüd namazı kılanlar, seher vaktinde tevbe edip bağış isteyenler.” [6]Sâbûnî, M.ali, Muhtasar Tefsiru İbn-i Kesir, II, 130

CAMİNİN KUR’AN’DA ADI

Dr. Vehbi KARAKAŞ

Cami dediğimiz mabedlerin adı,  Kur’an’da “Mescid” olarak geçer. Cami inşası, imarı ve adabı ile ilgili tesbit edebildiğimiz ayetler beş tanedir. Bunlardan:

Biri, camileri yapanlar hakkında

 Biri, camiler yapmayanlar hakkında

Biri, camileri yıkanlar hakkında

Diğer ikisi de camilerin adabı hakkındadır.

Camileri yapan ve cemaat olup onları şenlendirenleri Cenab-ı Hak bize, dört ana özelliği ile  tanıtıyor:

  • Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar.
  • Namazlarını dosdoğru kılarlar.
  • Zekâtlarını eksiksiz verirler.
  • Allah’tan başka hiç kimseden korkmazlar [7]Tevbe, 9/18

Camiler yapmayanları da üç özelliği ile tanıtmaktadır:

  • Onlar müşriktir.
  • Amelleri boşa gitmiştir.
  • Ebediyyen cehennemde kalacaklardır. [8]Tevbe, 9/17

 Camileri yıkanları da Cenab-ı Hak, şu korkunç özellikleriyle dikkatlerimize sunar:

  • Allah’ın mescitlerinde dahi Allah’ın adının anılmasına engel olurlar.
  • Onların yıkılması için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bunlardan daha zalim hiç kimse yoktur.
  • Onlar camilere asla girmezler, girseler de korka korka girerler.
  • Dünyada rezillik ve rüsvaylık, ahirette de büyük ve korkunç bir azap vardır onlar için. [9]Bakara, 2/114

Camilerin adabıyla ilgili olarak ta iki önemli özellik dikkatlerimize sunulmaktadır:

  • Camilere giderken temiz bir beden, temiz ve güzel elbiselerle gitmek, [10]A’raf, 7/31
  • Camilerde Allah’tan başkasına yalvarmamak, Ona hiç kimseyi ortak tanımamak [11]Cinn, 72/18

Dipnotlar

Dipnotlar
1 İsrâ, 17/44
2 Nur, 24/41; Cum’a, 62/1; Haşr, 59/24
3 Zariyat, 51/ 56
4 bkz. Tevbe, 9/17-18; Bakara, 2/114
5 Nesaî, Mesâcid, 42
6 Sâbûnî, M.ali, Muhtasar Tefsiru İbn-i Kesir, II, 130
7 Tevbe, 9/18
8 Tevbe, 9/17
9 Bakara, 2/114
10 A’raf, 7/31
11 Cinn, 72/18

Diğer Makaleler