ZALİM FİRAVUNUN SARAYINI VE SALTANATINI YIKAN ÇOCUK FİRAVUNUN SARAYINDA BÜYÜDÜ
Dr. Vehbi KARAKAŞ
Bu makalede paraya ve güce bel bağlayanların acı ve feci sonuçlarını, firavunların saltanatlarının nasıl çatır çatır yıkıldığını ve yıkılacağını göreceğiz. Kur’an’ın surelerinden Kasas suresi, ibretli kıssalar ve yaşanmış hikâyeler suresidir. İşte o kıssalardan biri. Allah Teala buyuruyor:
اِنَّ فِرْعَوْنَ عَلَا فِي الْاَرْضِ وَجَعَلَ اَهْلَهَا شِيَعاً يَسْتَضْعِفُ طَٓائِفَةً مِنْهُمْ يُذَبِّـحُ اَبْنَٓاءَهُمْ وَيَسْتَحْـيٖ نِسَٓاءَهُمْؕ اِنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُفْسِدٖينَ﴿٤﴾
“Firavun, (Mısır) toprağında gerçekten azmış, ululuk taslamış, (ayırımcılık yaparak) halkını da gruplara ayırmıştı. Kendisine muhalif gördüğü kimselerin erkek çocuklarını kıyımdan geçirip kızlarını da sağ bırakarak güçsüz düşürmek istiyordu. (Böyle yapmasının sebebi de gördüğü bir rüya idi. O rüya da şu idi: Beytü’l-Makdis’den çıkan büyük bir ateş Mısır’a geliyor, Mısır’daki Firavun’un mensup olduğu Kıptîler’i yakıyor, İsrailoğulların’a dokunmuyor. Firavun, kâhinlerden bu rüyanın yorumunu istedi. Onlardan biri dedi ki: İsrailoğulları içinde bir çocuk dünyaya gelecek, senin tacını, tahtını devirecek, senin ölümün de onun sebebiyle olacaktır.) İşte bu rüya ve yorumundan sonra Firavun, İsrailoğullarından dünyaya gelecek olan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti.) [1]Bkz. Es-Sâbûnî, Muhammed Ali, Safvetü’t-Tefasîr, 2/390 (Allah Teala onun hakkında şöyle buyurdu): “Şüphesiz ki o, huzur ve güveni bozan müfsitlerden biri oldu.” [2]Kasas, 28/4
Firavun onca çocuğu öldürmesine rağmen ne yaptıysa başına gelecek felaketin önüne geçemedi. Çünkü saltanatına son verecek olan çocuk, artık onun sarayında idi. Adı Musa olan bu çocuk acaba bu saraya nasıl gelmişti? Şimdi gelin bu kıssayı da yine Kur’an’dan takip edelim. Allah Teala buyuruyor:
وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰٓى اُمِّ مُوسٰٓى اَنْ اَرْضِعٖيهِۚ فَاِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَاَلْقٖيهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَافٖي وَلَا تَحْزَنٖيۚ اِنَّا رَٓادُّوهُ اِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلٖينَ﴿٧﴾
فَالْتَقَطَهُٓ اٰلُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ لَهُمْ عَدُواًّ وَحَزَناًؕ اِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِـٖٔينَ﴿٨﴾
وَقَالَتِ امْرَاَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ لٖي وَلَكَؕ لَا تَقْتُلُوهُࣗ عَسٰٓى اَنْ يَنْفَعَنَٓا اَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَداً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ﴿٩﴾
“Musa’nın annesine biz (ilham yoluyla) dedik ki: (Firavunun) Senin çocuğunu da öldürmesinden korkarsan, Onu emzir, (bir sandığa koy) nehre bırak. Korkma, üzülme. Biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız.”
Musa’nın annesi denileni yaptı, emzirdi, bir sandığa koydu ve Nil nehrine attı. Firavun ailesi, suların sürükleyip saraylarının önüne getirdiği bir sandık buldular, açtılar. Bir de ne görsünler! Sandığın içinde nur topu gibi erkek bir bebek. Aldılar onu, saraya götürdüler. Diğer erkek bebeklerin başına gelen bunun da başına gelecekti. Çünkü Firavun ve yandaşlarına göre o çocuk kendileri için bir düşman ve tasa sebebi olacaktı. Çünkü Firavun (ve onun veziri) Hâmân ve askerleri yanlış yolda bulunuyor, (masumlara büyük zulümler yapıyor)lardı.
Tam bu sırada Firavun’un karısı devreye girdi. Firavuna şöyle dedi: “Bu çocuk, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz” demişti. Onlar işin farkında değillerdi.” [3]Kasas, 28/7-9
Acaba Musa’nın annesi ne haldeydi? Onu da şöyle bildiriyor bize Allah Teala:
وَاَصْبَحَ فُؤٰادُ اُمِّ مُوسٰى فَارِغاًؕ اِنْ كَادَتْ لَتُبْدٖي بِهٖ لَوْلَٓا اَنْ رَبَطْنَا عَلٰى قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ﴿١٠﴾
وَقَالَتْ لِاُخْتِهٖ قُصّٖيهِؗ فَبَصُرَتْ بِهٖ عَنْ جُنُبٍ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَۙ﴿١١﴾
وَحَرَّمْنَا عَلَيْهِ الْمَرَاضِعَ مِنْ قَبْلُ فَقَالَتْ هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰٓى اَهْلِ بَيْتٍ يَكْفُلُونَهُ لَكُمْ وَهُمْ لَهُ نَاصِحُونَ﴿١٢﴾
فَرَدَدْنَاهُ اِلٰٓى اُمِّهٖ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَلِتَعْلَمَ اَنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَࣖ﴿١٣﴾
“Mûsâ’nın annesinin yüreği bomboştu, çocuğundan başka bir şey düşünemiyordu, hep onunla meşguldü. (Onun kalbine dayanma gücünü veren de yine Allah’dı.) Musanın annesi, Mûsâ’nın ablasına, yani kızına: “Onu izle” dedi. O da ötekiler farkına varmadan uzaktan kardeşini gözetledi. (Allah’ın hikmeti ve planı gereği çocuk, saraya davet edilen süt annelerinden hiçbirinin sütünü emmedi.) Bunun üzerine ablası, “Sizin adınıza onun bakımını üstlenecek, üzerine titreyecek bir aile bulayım mı?” dedi (ve kızın tarifi üzerine Musa’nın annesini getirdiler.) Böylelikle biz annesinin gönlü rahatlasın, gam çekmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye onu annesine geri verdik; fakat oradakilerin çoğu (olayın perde arkasını böyle) bilmiyorlardı.” [4]Kasas, 28/10-13
Firavun, kendi ailesi içinde büyütülüp yetiştirilen çocuğun kendi yolundan gidecek ve ona mutluluk verecek bir evlât olacağını düşünmüştü. Genellikle ilgi ve eğitim bu sonucu verebilirdi, fakat Allah, Mûsâ vasıtasıyla Firavun’un zulmüne son vermek istiyordu. (Bu yoldan başka bir yol da yoktu.) Nitekim en sonunda Allah’ın muradı gerçekleşti. [5]Kur’an Yolu Tefsiri, 4/217 Firavun ve saltanatından eser kalmadı. Nasıl? Bu sorunun cevabını da bir başka yazımızda ele alalım inşallah.