Dr. Vehbi KARAKAŞ
Kadir suresi, Mekke’de nazil olmuştur, Kur’an’ın 97. Suresidir ve beş ayettir. Bu surede Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
“Doğrusu Biz, onu (Kurân’ı) Kadir gecesinde indirdik.”
Ayette “ben” yerine “biz” tabirinin kullanılması, Allah’ın haşa çokluğunu değil, sınırsız büyüklüğünü ifade etmek için kullanılmıştır. [1]Bkz. El-Fahrurrazî, et-Tefsirü’l-Kebîr, 32/27
Kur’an’ın yerine zamirin kullanılması, Kur’an’ın zihinlerde hazır [2]Bkz. El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/479 ve çok meşhur oluşundandır. [3]Bkz. El-Fahrurrazî, et-Tefsirü’l-Kebîr, 32/27
“Biz Kur’an’ı indirdik” ifadesinde geçmiş zaman kipinin kullanılmasının da bir anlamı var. O da şudur: Biz Kur’an’ın toptan Kadir gecesinde indirilmesini hükme bağladık. Ezelde böyle olmasına karar verdik.
“İnzal” kelimesinin Kur’an’ın birden ve toptan indirilmesi için kullanıldığını biliyoruz. Halbuki Kur’an’ın, 23 sene de peyder pey indirilerek tamamlandığı da yine kesin bilgilerimizdendir? Burada bir çelişki yok mu?
Bu sorunun cevabı şudur:
“İnzal” kelimesinin kullanılmasında problem yok. Çünkü Kur’an, önce toptan, sonra da peyder pey indirilmiştir. Cebrail, toptan indirilmesi hükme bağlanmış olan Kuır’an’ı Levh-i Mahfuz’dan toptan aldı, Kadir gecesinde dünya semasındaki Beytülizze’ye toptan indirdi, orada bulunan yazıcı meleklere yazdırdı, oradan da Allah’ın emriyle olayların gerektirdiği şekilde parça parça Hz. Peygambere indirdi. Kadir gecesi, Kur’an’ın parça parça indirilmeye başlandığı gecedir. [4]Bkz. Bursevî, aynı eser, 10/479
Kur’an’ın indirilişiyle ilgili ilk ayet şudur:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضًا اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Ramazan ayı, içinde Kur’an’ın indirildiği bir aydır. O Kur’an, insanlar için doğru yolu gösteren bir hidayet rehberidir. Hakk ile Bâtıl’ı birbirinden ayıran) apaçık belgeler (bütünüdür). Öyleyse sizden kim bu aya kavuşursa onun orucunu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Allah bu kolaylığı size, sayıyı tamamlamanız ve Onu büyük tanımanız için ikram eylemiştir. Umulur ki şükredersiniz. [5]Bakara, 2/185
Kur’an’ın indirilişiyle ilgili ikinci ayet, اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ “biz onu mübarek bir gecede indirdik.” [6]Duhan, 44/3 Diyen ayettir. Üçüncü ayet de إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ “Biz onu Kadir gecesinde indirdik.” [7]Kadr, 97/1 Diyen ayettir. Birinci ayet, Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiğini, ikinci ayet, gece indirildiğini, üçüncü ayet de bu gecenin Kadir gecesi olduğunu bildirmektedir.
Kur’an’ın gece indirilmesindeki hikmet nedir?
Kerametlerin çoğu gecelerde saklıdır, göklere yürüyüş geceleyin olmuştur, Gece cennettendir, orası istirahat bölgesidir. Gecelerde yatağın ve vuslatın hazzı vardır. [8]Bursevî, aynı eser, 10/480
وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ Kadr gecesinin ne olduğunu bilir misin sen?
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ “Kadr (Kadir) gecesi; bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir gecesinde yapılan ibadetler, kılınan namazlar, okunan evrad u ezkâr, içinde kadir gecesi olmayan bin aydan daha hayırlıdır. Bu bin ay, 83 yıl, 4 ay, demektir.) [9]El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/480 Bu gecenin önemi ve fazileti hadis-i şerifte de şöyle dile getirilmiştir:
مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَاناً واحْتِسَاباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
منْ قَامَ لَيْلَةِ الْقَدْرِ إِيماناً واحْتِساباً غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِه و
“Kim inanarak ve Allah’ın rızasını düşünerek Ramazan’ın orucunu tutar ve Kadir gecesini ihya eder, namazını kılar (zikir, fikir, şükür ve dua ile geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.” [10]Buharî Leyletü’l-Kadr, 1 (353); Müslim, Sıyam, 213; Ebu Davud, Ramazan, 3; Buhârî, Îmân, 28, Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203 تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
O gece Rab’lerinin izniyle Ruh ve melekler, türlü türlü işler için iner de iner…”
سَلَامٌ۠ هِيَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ “Şafak sökünceye kadar o gece bir selamettir.” O gecede zarar veren hiçbir olay meydana gelmez.
Melekler yer yüzüne niçin inerler?
Bu soruya verilecek birinci cevap şu:
Her iş için. Bunu zaten yukardaki ayet söylüyor. Duhan suresindeki ayet de “o gecede her hikmetli iş ayrılır, (teftiş, tasnif, tanzim edilir, karara bağlanır.)” [11]Duhan Diyerek bu ayeti destekliyor.
İkinci cevap şu:
Melekler o gece Allah’ın ibadet eden sevgili kullarını görmek, tesbit etmek ve onlara selam vermek, dua etmek için inerler.
Burada akla yine şöyle bir soru gelebilir:
İnsanların içinde sadece ibadet edenler değil, isyan edenler, çokça günah işleyenler de var. Bunu bile bile melekler neden gelirler?
Bu soruyu Ruhu’l-beyan tefsiri şöyle cevaplandırmıştır: Melekler yer yüzüne inerler, ama onlar günah ve isyanın detayına vakıf olamazlar. Levh-i mahfuza bakarlar, mükelleflerin ibadetlerini detaylı bir şekilde görürler, ama isyan ve günahlara vakıf olma pozisyonu karşılarına çıkma durumunda hemen bir perde sarkıtılır önlerine. Böylece onlar, günahların detayını göremezler. O zaman Allah’a şöyle bir yakarışta bulunurlar: “Ey güzeli gösterip çirkini saklayan! Seni tesbih eder, noksan sıfatlardan tenzih ederiz.”
Üçüncü cevap da şudur: Melekler, yemek yedirme ve günahkârların iniltilerini dinleme gibi gökte göremedikleri halleri yerde görmek için Allah’ın izniyle gelirler. Kudsî Hadis’de Allah buyurmuş: “Günahkârların iniltileri, zikr u tesbih edenlerin sesinden, neşesinden bana daha sevimlidir. Nasıl sevimli olmasın ki tesbih edenlerin coşkulu sesleri itaat edenlerin olgunluğunu gösterirken; günahkârların pişmanlık duyup inlemeleri, ah u vah etmeleri ise alemlerin Rabbinin bağışlayıcılığını göstermektedir.” [12]El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/485 İşte bu sebepten dolayı melekler derlermiş: Haydi yere gidelim de bizim tesbih seslerimizden Rabbimize daha hoş gelen sesler hangisiymiş görelim ve dinleyelim. [13]Aynı yer Meleklerin yer yüzüne geliş sebeplerinden biri de bu imiş.
Bu şu demek değildir: Öyleyse günah işleyelim, sonra pişman olalım, Allah’ın hoşnutluğunu kazanalım. Hayır, durum böyle değil. Allah, günah işleyenlerin, yasaklarını çiğneyenlerin, emrettiklerine itaat etmeyenlerin isyanından ve saygısızlıklarından hoşlanmaz. Bu kesin. Fakat şöyle veya böyle bu günahlara düşmüşlerin pişmanlıklarından, tevbe edip Allah’tan af istemelerinden, bu yoldaki ıstıraplarından ve iniltilerinden de hoşlanır. Her ne kadar durum böyle ise de hiç kimse, “günah işleyeyim de, tevbe eder kurtulurum”, demesin. Bu anlayışta olanlara Allah korusun tevbe de nasip olmayabilir, insan günahların içinde ebedî cehennemi boylayabilir. En iyisi, Allah’tan korkmak, günahların semtine yanaşmamaktır. Bundan da iyisi, Allah aşk ve sevdası öylesine insanı kaplamalı ve kuşatmalı ki nefs-i emmare günah işlemek istese de o aşk ve sevda onun günah işlemesine fırsat vermemeli ve insana: “Beni benden çok düşünen böyle bir Allah’a isyan edilmez,” dedirtmelidir.
Allah aşk ve sevdasıyla yaşayan bir hanım olmasına rağmen Rabiatüledeviyye’nin şu korkusunu hatırlatarak bu faslı kapatmak isterim. Şöyle demiş o muhterem hanımefendi: “Korkuyorum, Allah’ın razı olmadığı bir işin başında iken ölüm meleğinin beni yakalamasından ve o halde iken canımı almasından korkuyorum!”
سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ Şafak sökünceye kadar o gece bir selamettir. [14]Kadr, 97/1-5 o gecede hiçbir hastalık, hiçbir kötülük ve afet meydana gelmez. [15]El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/485
Kadir gecesi Ramazan ayının gecelerinde niçin saklanmıştır?
Hadis kaynaklarında: “Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününün tek gecelerinde arayınız” [16]Buharî, itikâf, 1; Müslim, İ’tikâf, 2,3,4,5; Tirmizî, Savm, 71; İbn Mace, Sıyam, 58 buyurulmuş ama “Kadir gecesi şu gecedir” diye kesin bir hüküm verilmemiştir. Allah Teala Kadir gecesini Ramazan ayının gecelerinde saklamıştır; ta ki insanlar Ramazan’ın bütün gecelerine saygı göstersinler ve her gecesini Kadir gecesi imiş gibi değerlendirsinler.
Allah Teâlâ, rızasını ibadetlerde saklamıştır, ta ki ibadetlerin hepsine önem versinler.
Öfkesini günahlarda saklamıştır. Ta ki günahların küçüğünden-büyüğünden sakınsınlar.
Velisini insanlar içinde saklamıştır. Ta ki insanların hepsine hürmet edip değer versinler.
Kabul ettiği duayı, dualarda saklamıştır. Ta ki çok çok dua etsinler.
İsm-i Azam’ını, güzel isimleri içinde saklamıştır. Ta ki bütün güzel isimlerine ism-i azammış gibi değer versinler. [17]Bu ifadeler benim aklıma Kur’an’daki “salat-ı vusta” ifadesini ve Ramazan Risalesindeki “Savm erkân-ı hamsenin birincilerindendir.” cümleyi aklıma getiriyor.
Ölümün vaktini saklamıştır. Ta ki insan, ömrünün başında şımarıp ömrünün sonuna doğru da korkudan çıldırıp ödü patlamasın, dengeli ve hazırlıklı yaşasın. [18]bkz. Razî, a.e., XXXII, 28-29
Kadir gecesinin Ramazan ayının geceleri içinde saklanmasının bir diğer hikmeti de şudur:
Cenab-ı Hak, insanoğlunun günahlara karşı cesaretini bildiğinden şefkat ve merhametinin gereği olarak Kadir gecesini Ramazan ayının gecelerinde saklamıştır ki:
1-Hem her geceyi kadir gecesi olarak değerlendirsinler, çok çok mükâfata nail olsunlar;
2-Hem de Kadir gecesini bile bile günah işleyip de büyük cezaya çarpılmasınlar. Çünkü müfessirlerden bazıları, bir insan Kadir gecesini bilse ve o geceyi ibadetle ihya etse bin ayın sevabını kazanacağı gibi; yine Kadir gecesini bilse, bile bile isyan etse ve günah işlese o zaman da bin ayın günahını kazanır [19]bkz. Fahrurrazi, Tefsir-i Kebir, XXXII, 28-29 demişlerdir.
Kadir gecesine işaret eden önemli bir not
Bütün bunlara rağmen her ne kadar Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bildirilmemiş ise de ümmetin Kadir gecesi olarak bildiği, üzerinde ittifak ettiği ve ihya etmeye çalıştığı gece, Ramazan ayının 27. Gecesi olmuştur. Ümmetin bu ittifakının bütün bütün anlamsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü bu ittifakı olumlu bulan işaretler de vardır. Ben onlardan sadece İbn-i Abbas’ın (ra) şu iki rivayetini aktarmakla yetineceğim.
1-İbn-i Abbas (ra) demiş ki: “Kadir suresi 33 kelimedir. Bunlardan Kadir gecesine işaret eden “HİYE” kelimesi 27. Kelimedir.”
2-Yine İbn-i Abbas (ra) demiş ki: “Leyletülkadr” kelimesi, (Arapça yazılışında) dokuz harftir. Bu kelime surede üçdefa geçtiğine göre üç ile dokuzu çarparsanız 27 çıkar. [20]El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/481 Bu iki işaret de size Kadir gecesinin Ramazan ayının 27. Gecesi olduğunu söyler.
Bir gecede 80 küsür yıllık bir ömrün ürünü nasıl elde edilir, akıl anlamakta zorlanıyor?
Siz elde etmeyeceksiniz, isteyeceksiniz, elinizden gelen gayreti ve ısrarı göstereceksiniz Allah da verecek. Veren Allah olduktan sonra problem yok. Çünkü bu sonuç, Allah’ın sonsuz kudretine ve sonsuz cömertliğine ağır değildir.
Birinci cevap bu.
İkinci cevap olarak da şunu diyebiliriz:
Bu gece Adem Safiyyullah gibi adam, İbrahim Halilullah gibi dost, Muhammed Habibullah (Aleyhimüsselam) gibi sevgili olmaya niyet edenlere ve o niyetle yaşamaya başlayanlara değil bin ay, belki on bin, yüz bin ayın mükâfatı da verileceğine kesinlikle inanıyorum. Çünkü rızası kazanılan Allah’ın katında sevabın ve mükâfatın sınırı olamaz. Ebedi cennetin anlamı da bu değil mi zaten?.
Surede üç defa “kadr” kelimesinin geçmesinin hikmeti nedir?
O gece azamet ve şeref gecesidir. O gecenin hakkını verenler, ibadetleriyle ihya edenler şerefli ve kıymetli olurlar. Bu geceye Kadir gecesi denmesinin hikmetine gelince:
1-O gecede kadirli-kıymetli bir Kitap,
2-Kadirli-kıymetli bir Meleğin diliyle,
3-Kadirli-kıymetli bir ümmete indirilmiştir. [21]Fahrurrazî, et-Tefsîrü’l-Kebir, XXII, 38 Doğruyu en iyi bilen Allah’tır.
Bütün İslam aleminin ve takipçi kardeşlerimizin Kadir gecesini tebrik ediyorum. Rabbim hepimizi gerçekten Kadir gecesine kavuşmuş ve bin ayın sevabını almaya layık olmuş sevgili kullarından eylesin.
KADİR GECESİ NASIL İHYA EDİLİR, NELER YAPILIR?
Kadir Gecesi, dua gecesi, ibadet gecesi, tevbe gecesi, karar gecesi, günahlara veda gecesi, Allah’a kaçış gecesidir. Duaların dinlendiği ve kabul edildiği bir gecedir.
Öyleyse:
- Hemen harekete geçelim. Duaların kabul edileceği vakitlerdeyiz. Allah, bize bizden yakın olduğunu, [22]Bkz. Kaf, 50/16 dua ettiğimiz zaman duamızı duyduğunu, dinlediğini, icabet ettiğini söylemiş.[23]Bkz. Bakara, 2/186 Öyleyse ellerimizi ve dillerimizi duaya, gönüllerimizi Mevla’ya açalım. “Bin ayda elde edilebilecek bir sevap ürününü kazananlardan biri de ben olayım Allahım”, diyelim, Mevlaya yalvaralım.
- Kur’an okuyalım. Bu gece okunan her bir Kur’an harfine en az 30 bin sevap verileceğini unutmayalım. Kur’an’ın da en makbul bir dua kitabı, bir fikir kitabı, bir zikir kitabı, bir ilim kitabı, bir hukuk kitabı, bir medeniyet kitabı, bir ahlak kitabı, bir sosyoloji, bir psikoloji, bir antropoloji, dürüst ve adil bir siyaset kitabı olduğunu, geçmiş ve geleceğin ilmini içinde toplayan bir kitap olduğunu unutmayalım. Müslümanların kalkındıkları dönemlerin Kur’an’a uydukları dönemler, kaybettikleri ve geriledikleri dönemlerin de Kur’an’dan uzaklaştıkları dönemler olduğunu unutmayalım.
- Önce Kur’an ve hadislerde geçen dualarla dua edelim. Buna gücümüz yetmiyorsa, içimizden geldiği şekliyle dua edelim. Neyi, nasıl isteyeceğimizi de bize ilham etmesini Rabbimizden isteyelim.
- Bu gece bir de hacet namazı kılalım. En büyük ihtiyacımızın Allah’ın kendisi ve rızası olduğunu Allah’a arz edelim. Başka şeyler kimin olursa olsun, Sen benim ol Allahım yeter, diyelim.
Ahilere ahret gerek
Sufîlere sohbet gerek,
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
diyelim.
Çünkü Allah’ı bulan her güzelliği bulur, her şeyden iyilik ve güzellik görür. Allah’ı bulamayan her şeyi kaybeder ve bulduğu her şey, kendisinden davacı olur, başına bela olur. - Bu gece, çokça salat ve selam okuyalım. Dualarımızı selatü selamların arasına koyalım, Allah Teala’ya takdim edelim.
- Bu gece üzerimize farz olan zekât, vacip olan fitrelerimizi ve nafile sadakalarımızı dağıtmaya başlayalım, muhtaçların duasını alalım.
- Bu gece, bir daha namazı terk etmemek, keyfî olarak kazaya bırakmamak, geciktirmemek, tadil-i erkânla ve huşu ile imkân varsa cemaatle namaz kılmak için karar verelim.
- Bundan sonra: “Elimle, dilimle, halimle ne kendime ne aileme ne insanlara, ne de herhangi bir şeye zarar vermeyeceğim, şiddet kullanmayacağım, beni muvaffak eyle, beni kabul et ve bana sahip ol Allahım” diyelim.
- Allah Teala’dan, Allah’ın razı olacağı tipte bir insan olmayı isteyelim. Hakkına girdiğimiz kulların haklarını geri verelim, incittiklerimizden özür dileyelim, ana-babamızı, büyüklerimizi, akrabalarımızı razı edelim, helallik alalım. İmanımızı kuvvetlendirecek yazılar, kitaplar okuyalım.
- Gecenin uygun bir saatinde mümkünse çocuklarımızla birlikte Allah’a yönelelim, yalvaralım.
- Başta zalim nefsimizin, sonra diğer zalimlerin zulmünden kurtulmak için Allah’tan yardım isteyelim.
- Mazlumlara, mazlum Müslümanlara, haksızlığa uğramış herkese, vatan için, mukaddesat için can verenlere, afetzedelere dua edelim.
- Devletimizin ve milletimizin devam ve bekası, etkili ve yetkililerimizin adaletten ve istikametten ayrılmamaları için Allah’a yalvaralım.
Dipnotlar
↑1 | Bkz. El-Fahrurrazî, et-Tefsirü’l-Kebîr, 32/27 |
---|---|
↑2 | Bkz. El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/479 |
↑3 | Bkz. El-Fahrurrazî, et-Tefsirü’l-Kebîr, 32/27 |
↑4 | Bkz. Bursevî, aynı eser, 10/479 |
↑5 | Bakara, 2/185 |
↑6 | Duhan, 44/3 |
↑7 | Kadr, 97/1 |
↑8 | Bursevî, aynı eser, 10/480 |
↑9 | El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/480 |
↑10 | Buharî Leyletü’l-Kadr, 1 (353); Müslim, Sıyam, 213; Ebu Davud, Ramazan, 3; Buhârî, Îmân, 28, Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203 |
↑11 | Duhan |
↑12 | El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/485 |
↑13 | Aynı yer |
↑14 | Kadr, 97/1-5 |
↑15 | El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/485 |
↑16 | Buharî, itikâf, 1; Müslim, İ’tikâf, 2,3,4,5; Tirmizî, Savm, 71; İbn Mace, Sıyam, 58 |
↑17 | Bu ifadeler benim aklıma Kur’an’daki “salat-ı vusta” ifadesini ve Ramazan Risalesindeki “Savm erkân-ı hamsenin birincilerindendir.” cümleyi aklıma getiriyor. |
↑18 | bkz. Razî, a.e., XXXII, 28-29 |
↑19 | bkz. Fahrurrazi, Tefsir-i Kebir, XXXII, 28-29 |
↑20 | El-Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Ruhi’l-beyan, 10/481 |
↑21 | Fahrurrazî, et-Tefsîrü’l-Kebir, XXII, 38 |
↑22 | Bkz. Kaf, 50/16 |
↑23 | Bkz. Bakara, 2/186 |