Kıyametiniz Kopmadan Kıyamet Suresini Okuyun!

Okuma süresi: 4 dakika

Namazlarımda zamm-ı sure olarak okuduğum surelerden biri de Kıyamet suresidir. Mekke’de nazil olan, kırk ayetten ibaret bulunan Kur’an’ın bu 75. Sûresini sık sık okuyuşumun iki sebebi var: 1-Ezberimde hep saklı kalmasını istediğim için, 2-Yürekleri hoplatan mükemmel ve muhteşem mesajlarıyla Allah’a iltica edip yardımını almak, dünyaya dalıp ahireti unutan gafillerden olmamak için.

Bugün siz sevgili kardeşlerimi de bu muhteşem derse ve manevî servete ortak etmek istedim. Sabırla okuyacağınıza inanıyorum.Allah, yer yer Kur’an’da önem verdiği ve önemine dikkat çekmek istediği şeylere yemin eder. Allah’ın yeminle konuşmasının bir sebebi de meselenin ciddiyetini muhataplara hissettirmektir. Bu surede de bunu yapıyor, iki şeye yemin ediyor:Bir, kıyamet gününe,  İki, nefs-i levvameye. Yani kendini hep kusurlu gören ve kınayan insana. Şöyle buyuruyor:  Yemin ederim kıyâmet gününe, yemin ederim ayıplarını gören ve kendini kınayan insana. Yemin ederim ki, siz ey öldükten sonra dirilişe inanmayanlar, çürümüş kemikleri yeniden toplayacağımıza iman etmeyenler, sizler mutlaka diriltilip hesâba çekileceksiniz! Değil çürümüş kemiklerinizi, parmaklarınızı, parmaklarınızın uçlarındaki özel çizgileri dahi toplayacağız, sizi aynen yeniden dirilteceğiz.[1]Allah her insanı özel yaratmış, her insana özel parmak vermiş ve her parmağa özel çizgiler koymuş. Böyle olduğu içindir ki parmak, ihtiyaç duyulduğu zaman imza ve mühür yerine kullanılmıştır. Suçluların tesbiti de yine bir çok yerde parmak izleriyle yapılmaktadır. Bilimsel bir makalede her insanın parmak izinin farklı olduğu 1880’lerde anlaşılmaya ve ilk kez 1892’de kullanılmaya başlandığı ifade edilirken,[2] Kur’an 14 asır önce parmak izinden söz açmış ve önemine dikkat çekmiştir.  Hakikat bu iken ne yazık ki münkir insan, daha rahat çılgınlık yapmak, daha fazla suç ve günah işlemek için önündeki kıyamet gününü inkâr eder.[3]Bu çılgın ve pervasızlığından dolayıdır ki müşrik ve münkir insan, alay ederek sormuş: Ne zamanmış o kıyâmet günü?  Allah, inkârcıların hepsine cevap veriyor: Korkudan gözlerin kamaşıp kararacağı, ayın ışığının silinip gideceği, güneşle ve ayın bir araya getirileceği zaman. İşte o gün insan soracak:  -Kaçacak yer var mı? Neresi?  Cevap verilecek ona:  -Hayır! Kaçıp sığınılacak hiçbir yer yoktur! O gün herkesin varıp duracağı yer, yalnız Rabbinin huzurudur! O gün insana yaptığı ve yapmadığı her şey haber verilir. (Ona niçin şu kötülükleri yaptın, neden şu iyilikleri yapmadın, şeklinde sorular sorulur.) O gün insan, yaptığı yanlışlarından ve işlediği günahlardan dolayı türlü mazeretler ileri sürse de kendisi, kendi aleyhinde (konuşan) bir şâhit olmaktan uzak duramaz. (Yaptıklarını, yapmadıklarını bir bir söyler, kendisi için hazırlanan akıbetten kurtulamaz.)[4]  Dünün ve bugünün inkârcıları: “Bu ayetler, büyük kıyametin kopacağı günü anlatıyor ve o günün kâfirlerini tehdit ediyor, bizimle alakası yoktur.” Diyebilirler.Biz de deriz ki: Yanlış düşünüyor ve yanlış inanıyorsunuz. Büyük kıyameti anlatan bu ayetler, küçük kıyamete de işaret etmektedir.  “Ne zamanmış o kıyamet günü?” diyene, “senin öleceğin gün” demek yanlış mı olur? Ölüm, insanın kıyametinin kopması demektir. Senin kıyametin koptu mu -eğer bu dünyada düzgün yaşamamışsan- yukarıda anlatılanların hepsi senin başına gelecektir.Kıyamet suresinde Sevgili Peygamberimize de özel bir uyarı vardır. Çünkü Peygamberimiz (sav), Kıyamet suresinin lafzından ve manasından yakalayamadığı şeyler olur endişesiyle ayetleri diliyle tekrarlayıp duruyordu.[5] Allah (cc) Habib-i Edib’ini uyardı ve şöyle buyurdu:“(Cebrail sana geldiği ve Kur’an’ın ayetlerini sana okuduğu zaman) onu çabucak kavramak için dilini hareket ettirme. Onu (senin kalbinde) toplamak ve (sana) okutmak bize aittir. Kur’an’ı sana okuduğumuz zaman onu dinle, okunuşunu takip et. Sonra onu açıklamayı öğretmekte yine bize ait olacaktır. ”[6]  Bu uyarıdan sonra Allah Teâlâ, tekrar bütün insanlığa dönüyor ve şöyle buyuruyor:Siz içinde yaşadığınız dünyayı (fani olduğunu bile bile) seviyor, (gideceğiniz ve ebedî kalacağınız) âhireti ise terk ediyorsunuz. (Ona hazırlanmayı hiç düşünmüyorsunuz.) [7]O gün, öyle yüzler olacak ki onlar ışıl ışıl parlayacak. O yüzlerin sahipleri cennette sonsuz bir huzur ve saâdet içinde Rablerinin cemâlini seyredecekler. (Hem de ayın ondördünü seyreder gibi seyredecekler.)[8] Yine o gün öyle yüzler de vardır ki, asıktır, buruşuktur. Çünkü kendisine, bel kemiklerini kıracak belâlı ve korkunç bir şeyin yapılacağını duymuşlardır. [9]Kimdir bu bel kemikleri kırılacak olan asık suratlılar, buruşuk yüzlüler? Bundan sonraki ayetlerde de bu sorunun cevabını bulacağız. Allah buyuruyor:“Hayır, hayır! Can köprücük kemiğine dayandığı,“Yok mu bunu iyileştirecek, şifa verip kurtaracak bir doktor?” dendiği zaman, can çekişen kişi, bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlayacak. Ölüm acısıyla kıvranacak, bacağı bacağına (eli ayağına) dolaşacak. İşte o gün Rabbine doğru ebedî yolculuk başlamış olacak. O kişi dünyada ne dine inandı, ne de namaz kıldı. Tam tersine, dini inkâr etti ve onun gereklerinden ve gerçeklerinden yüz çevirdi. Üstelik kibirli ve çalımlı yürüyerek ailesine gitti.”[10]Aciz-i mutlak olduğu halde Kadir-i Mutlak Rabbini tanımayan ve Onun için namaz kılmayan bu insana Allah, insafa getirecek şekilde sesleniyor:“Yazıklar olsun sana yazıklar! Sonra yine yazıklar olsun sana yazıklar! Ey insan! Başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesâba çekilmeyeceğini mi sanıyordun? (Neydi o gurur, neydi o gaflet?) Sen akıtılan menîden bir damlacık (sperm) değil miydin? Sonra rahim duvarına tutunmuş bir cenin (embriyo) olmadın mı? Derken Allah sana güzel ve düzgün bir biçim vermedi mi? Sonra da o bir damladan sizleri erkek ve dişi eşler olarak yaratmadı mı? Peki, bütün bunları yapan Allah’ın, ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?”[11] Elbette yeter. Allah, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.[12]

❤ Eğitimci Yazar Dr. Vehbi Karakaş‘ın kaleminden ❤

Diğer Makaleler