AKLI OLMAYAN DAĞLAR VE TAŞLAR ALLAH KORKUSUNDAN PARAMPARÇA OLURKEN EY İNSANLAR! SİZ NASIL BU KADAR ALDIRMAZ, VURDUMDUYMAZ OLABİLİRSİNİZ?
Dr. Vehbi KARAKAŞ
Bakınız Allah Teâlâ ne buyurmuş:
لَوْ اَنْزَلْنَا هٰذَا الْقُرْاٰنَ عَلٰى جَبَلٍ لَرَاَيْتَهُ خَاشِعًا مُتَصَدِّعًا مِنْ
خَشْيَةِ اللّٰهِۜ وَتِلْكَ الْاَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
“Şayet biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan ürpermiş ve paramparça olmuş görürdün. İşte bu misalleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz.” [1]Haşr, 59/21
Yine buyurmuş ki:
ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ اَوْ اَشَدُّ قَسْوَةًۜ وَاِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْاَنْهَارُۜ وَاِنَّ
مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَٓاءُۜ وَاِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللّٰهِۜ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
“Bu olaydan sonra kalpleriniz kurudu, adeta taş gibi oldu. Hatta ondan da daha sert bir hale geldi! Çünkü öyle taş var ki içinden ırmaklar fışkırır. Öylesi var ki çatlar da bağrından su kaynar. Ve öylesi de var ki Allah korkusundan düşüp parçalanır. Size gelince, sizin yaptıklarınızdan Allah habersiz değil.” [2]Bakara, 2/74
Bu ve benzeri ayetlerle denilmek istenmiştir ki: Ey insanlar! Koskoca ve kaskatı, üstelik akılsız dağlar ve taşlar Kur’an’ın ayetlerindeki muhteşem güzelliğe ve etkiye dayanamayıp Allah korkusundan parça parça oluyor da siz ey insanlar neden bu kadar vurdumduymaz ve aldırmazsınız? Halbuki akıl siz de. Dağlara göre cirminiz ve cisminiz küçük. Üstelik Kur’an da size nazil olmuş bulunmaktadır. Buna rağmen aldırmıyor, ürpermiyor ve paramparça olmuyorsunuz. Bu size hiç yakışmıyor. [3]Bkz. Sâbûnî, Muhammed Ali, Muhtasar Tefsiru İbn-i Kesîr, 3/478 Hasan-ı Basrî demiş ki: Sağır dağlar (ve taşlar) Allah’ın kelamını duyuyor, anlıyor ve Allah korkusundan parça parça oluyor da ey insanlar siz dinlemiyor, anlamıyor ve düşünmüyorsunuz. Duymaz, düşünmez varlıkların konumuna, hatta onlardan daha aşağı noktalara düşüyorsunuz. Yazık yazık yazık. [4]Aynı yer, 479
ÇOK ÖNEMLİ BİR SORU DAHA:
Kur’an, insanlara indirildiğine göre inanmayan insanları şöyle bir tarafa koyalım, onlar, inanmadıkları için aldırmıyorlar, faturasına katlanacaklar, diyelim; peki ya inanan ve Kur’an kendilerine innmiş bulunan insanlar neden Allah korkusundan paramparça olmuyorlar? Allah korkusundan paramparça olması gereken bir varlık varsa o da inanan insandır. Böyle bir insanın paramparça olmasını nasıl anlamalıyız?
ÇOK ÖNEMLİ BİR CEVAP:
Bunu iki türlü anlamak mümkün:
- Maddî anlamda paramparça olmak
- Manevî anlamda paramparça olmak.
1- Maddî anlamda paramparça olanlar, şehitlerdir. Bunlar, yeri geldiğinde canlarını Allah yolunda vermekten, düşman saldırılarında param parça olmaktan korkmazlar, şehit olur, giderler.
2- Mânevî anlamda paramparça olanlar. Bunlar da yürekten inanmış insanlar, Allah’ın rızasını her şeyden önemli gören insanlardır. Herkesin heva ve hevesinin peşine düştüğü, şeytanı sevindirdiği günümüzde onlar, çoktan Allah sevdası ve korkusuyla paramparça olmuşlar, yani nefislerini yenmişler, nefislerinin günah işleme atölye ve çarklarını paramparça etmişlerdir. Nefislerini, Allah’ın isteklerine bağlamışlar. Haramlara ve günahlara kapılarını kapatmışlar, sadece helallere ve sevaplara açık durmuşlardır. Bu devirde içkiye, kumara, zinaya kapıyı kapatmak kolay şey mi? Haksızlığa, hırsızlığa, yolsuzluğa kapıyı kapatmak kalay şey mi? Eşini, çocuğunu, komşusunu, arkadaşını ezmemek, üzmemek, aldatmamak kolay şey mi? Sokaklar müstehcenlerle, soyunmuş sokağa çıkmış çıplak hayasızlarla dolu. Onlara tenezzül etmemek kolay şey mi? Değil. İşte bu saydığım ve sayamadığım ahlaksızlık ve hayasızlıklara dünyasında yer vermemek ancak Allah’tan korkanların, Allah’ı sevenlerin ve nefislerinin arzularını ve şeytanlarını Allah için paramparça edenlerin işidir. Allah’ın hatırını bütün hatırlardan üstü tutanların işidir. Bunlar: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ينَ “Ey müminler Allahtan korkun, doğru ve dürüstlerle beraber olun.” [5]Tevbe, 9/119 ayetinden çıkardıkları “takva ve doğruluk bombası”yla nefislerine musallat olmak isteyen haram ve günahları, haksızlık ve yolsuzlukları, israf ve eğlenceleri bombalamış paramparça etmişlerdir. Onlar, indirilen Kur’an’ın ayetleriyle nefislerini ve nefislerinin arkadaşı olan şeytanları paramparça ettikleri için günah işlemenin kolay olduğu bu devirde günahlara ve haramlara tenezzül etmiyorlar.Onların gözü ne makamda ne rütbede ne şehvette, ne şöhrette, ne servette ne kadında, ne erkektedir. Onların gözü sadece ve sadece Allah’ın rızasındadır. Onların gözü sadece ve sadece insanların imanını kurtarma yolunda cehdde ve cihaddadır. Dünya, işte nefislerini yenen bu yiğitlerin, bu kahramanların hürmetine ayakta durmaktadır. Bunların bittiği ve tükendiği gün, kıyametin koptuğu gün olacaktır. Selam ve sevgilerimle.